Pazar günü, Haber Türk gazetesinde yayınlanan Konsensus'un kamuoyu araştırmasına göre, referandumda % 55 Evet, % 44.8 Hayır çıkacak. Son, bir iki haftadır, "evet"lerde ilerleme olduğu göze çarpıyor. Bunun çeşitli sebebleri var.
CHP'de parti içi çalkantı sürerken, AK Parti, Tayyip Erdoğan liderliğinde, bütün gücüyle 'evet' diye bastırıyor; mitingler birbirini takip ediyor ve AK Parti teşkilâtı, toplumun kılcal damarlarına kadar sızmayı başarıyor.
Ayrıca, 12 Eylül meselesi tuttu: "12 Eylülcülerden hesap soracaksınız" diyorlar. Sadece 12 Eylülcüler de değil üstelik; Erdoğan, hesap sormayı 27 Mayıs'a kadar götürüyor. Menderes'i hatırlatıyor. Bunlar çok etkili başlıklar. İnsanları can evinden vuruyor. Paketin içeriğinde,
12 Eylülcülerin yargılanmasını yasaklayan geçici 15. maddenin kaldırılması hariç- daha önceki darbecilerden hesap sorulacağına dair bir ibare bulunmamakla birlikte, yoğun propaganda neticesinde, vatandaşta öyle bir izlenim doğdu ki, sanki "evet" demek, "darbelere dur de" anlamına geliyor. Sanki, bir post-modern darbe (28 Şubat) mağduru Erdoğan ve arkadaşları, eski mağdurların hakkını arıyor.
Bunun üstüne bir de YAŞ meselesi geldi. Sivil irade, komuta kademesinin belirlenmesinde etkili bir rol oynadı. Tam da o sırada, Kemal Kılıçdaroğlu, "Siviller askerin işine burnunu sokmasın" demesin mi!
Dikkat ederseniz, CHP hep edilgen durumda; bir şeylerin öyle olmadığını savunmaya çalışıyor. "12 Eylül'den hesap sorulmayacak" diyor. Mamafih, Kılıçdaroğlu bir iki atak yapmadı değil. Meselâ, "Hesap soracaksanız, 27 Nisan emuhtırasını yazan Yaşar Büyükanıt var, onu yargılayın" diye konuştu; ya da "TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini değiştirin" dedi. Lâkin, bu sözler samimi bulunmadı. Çünkü, şu anda CHP saflarında, ön sıralarda olan bir çok milletvekilinin 27 Nisan emuhtırasını alkışlayan cümleleri mevcut. Partinin 28 Şubat'taki tavrını da, hepimiz hatırlıyoruz.
Kısacası, Kemal Kılıçdaroğlu iyi de, bagajı ağır.
Bunun yanı sıra, parti içinde Deniz Baykal'a karşı takınılan olumsuz tavır da bütünlüğü bozuyor. 14 Ağustos tarihli Star, Önder Sav'ın bir genelgesini yayınladı. Genelgede, "Genel başkanlık ya da 2007-2010 döneminde genel başkan yardımcılığı yapan milletvekilleri görevlendirilmemiştir" denildi. Örgütteki Baykal taraftarlarının, bu durumda "Hayır" propagandası yapma motivasyonunun kaybolmasından daha doğal ne olabilir? "Kılıçdaroğlu darbe yesin, yeniden Baykal gelsin" özlemini taşıyanlar, niçin bu sıcakta yollara dökülsünler?