Askeri savcı, Albay Dursun Çiçek'in, üst kademe komutanlarını zor duruma düşürmek için düzmece bir belge hazırlayıp, basına sızdırdığını, böylece 2007'de terfi etmemesinin hıncını aldığını iddia ediyor. Dünkü yazımda bu iddianın, temelsizliğini uzun uzun açıkladım. Bu defa, ihbarcı subayın 4 Kasım 2009 tarihli mektubunda yer alan bir kehaneti yayınlayacağım.
İhbarcı subay, Genelkurmay Karargâhı'nda bir cuntanın varlığından söz ediyor, ıslak imzalı belgenin ortaya çıkmasından sonra, bu kişilerin meseleyi örtbas etme gayreti içine girdiğini haber veriyordu. Örtbas gayretlerinin biri de, eylemin, tek başına Dursun Çiçek üzerine yıkılarak, onun yalnız bırakılmasıydı. Şöyle diyordu muhbir subay: "Amaç, suçluların, sadece Alb. Dursun Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde Askeri Savcılığa bir karar aldırmak; bu personelin, olabilecek en hafif suçlarla cezalandırılmasını sağlamak; yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak." Baksanıza kehanet doğru çıktı. Askeri savcılık, "Üst düzey komutanların haberi olmadan bu çalışma yapılmıştır" diyor.
Bakalım Dursun Çiçek, hiç inandırıcı olmayan bu iddiaya nasıl bir cevap verecek? İster misiniz, "Yalnız bırakıldım" diye bu defa doğruları peş peşe sıralayıversin?