Alparslan Aslan'ın, Danıştay'a saldırdığı o ilk günü (17 Mayıs 2006) ve takip eden haftalardaki yayınları hatırlıyorum. Ya, saldırıda yaralanan ve sonra hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesindeki olaylar... hükûmete yönelik protestolar... İlk başta ne güzel her şey türban kararına bağlanmıştı. Hatta, Danıştay Başkanvekili Tansel Çölaşan, Alparslan Aslan'ın, "Allah'ın askeriyiz" dediğini bile duymuştu!!!
Birinci fiyasko: Alparslan Aslan yakalandı. İkinci fiyasko, Ümraniye'de (12 Haziran 2007) el bombaları ele geçirildi. 30'luk paketten 27 tane çıktı. 3'ünün, Alparslan Aslan tarafından Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar olduğu ileri sürüldü. Ümraniye'deki bombalar astsubay Oktay Yıldırım'a aitti. Oktay Yıldırım, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ile temas halindeydi. Ümraniye baskınını takip eden günlerde başlatılan Ergenekon soruşturması, adım adım farklı isimlere ulaşmamızı sağladı: Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, avukat Kemal Kerinçsiz, emekli Binbaşı Fikret Emek vs...
Henüz Ümraniye bombaları meydana çıkmadan, dava, Ankara 11. Ağır Ceza'da açılmıştı; mahkeme, sanık Alparslan Aslan'ın, türban kararına kızdığı için Danıştay'a saldırdığı hükmüne vardı. (28 Nisan 2008) Oysa o sırada, Ümraniye bombalarının yanı sıra, Fikret Emek'in Eskişehir'deki evinde yeni bombalar ortaya çıkmış, Alparslan Aslan'ın irtibatlı olduğu Ergenekoncu isimler hakkında soruşturma başlamıştı. Buna rağmen, 11. Ağır Ceza Mahkemesi, ilişkileri görmezden geldi ve Alparslan Aslan ile Osman Yıldırım hakkında ceza verirken, onların arkasındaki isimleri dikkate almadı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu kararı bozarak, davanın Ergenekon kapsamında görülmesi gerektiğini belirtti.