Tayyip Erdoğan "Öfke bir konuşma sanatı olabilir" deyince, bunu, öylesine sarf edilmiş bir söz sanmıştım. Ama üslûbuna yerleşti kaldı. Tarzı, haklılığını zedeleyecek hale geldi. İftiralara kızsa bile, niçin basını ya da bazı yazarları hedef alıyor? Bir gün bakıyoruz Genelkurmay Başkanlığı medyaya vermiş veriştirmiş, Radikal'e akreditasyon cezası uygulamaya başlamış; bir başka gün Tayyip Erdoğan öfkesini basından almış.
Her ikisinin de davranışı medya üzerinde ağır baskı yaratıyor; bunun adı korkutma, sindirme yöntemidir.
Başbakan, sık sık referans verdiği Şeyh Edip Ali'den esinlense keşke:
"Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana...
Ey oğul, sabretmesini bil..."