İki gündür, Radikal gazetesi, İbrahim Şahin'in sorgusundan bölümler yayınlıyor. Telefon konuşmalarına ilişkin Savcı Zekeriya Öz, Şahin'e sorular soruyor; Şahin ise, kendisini, Genelkurmay'da, Silâhlı Kuvvetler İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak'ın görevlendirdiğini, hatta bu oluşumdan İlker Başbuğ'un da haberi olduğunu söylüyor. Gene konuşmalardan anlıyoruz ki, "görev listesinde" bazı Ermenilerin, Alevilerin, hatta Ermenilerden özür dileyen Türk aydınlarının bile öldürülmesi işi var. Bu listeyi hazırlayanlara göre, zaten, PKK'lılar Ermeni. İbrahim Şahin, 9 Ocak'ta tutuklanmasaydı, 12 Ocak'ta resmi törenle görevlendirileceğini bile iddia ediyor; öyle ki, "Sayın Genelkurmay Başkanım" diye başlayan bir teşekkür konuşmasını dahi önceden hazırlamış.
***
Şahin'in ifadelerini dikkatle inceleyince, konuştuğunu zannettiği komutanlarla, askerlerle, Kayseri Hava İndirme Tugayı İletişim biriminde çalışan Fatma Cengiz isimli bir telefon memuresi kanalıyla irtibat kurduğu anlaşılıyor. Fatma Cengiz (10. dalgada o da tutuklandı), tugaya ait TVK adlı telefon hattı üzerinden Şahin'i askeri yetkililerle görüştürüyor. Ama Şahin'in "görüştüm" dediği kişilerle ilgili telefon kayıtları mevcut değil. O şahısların adları, sadece İbrahim Şahin'in, ya da Fatma Cengiz'in birbirleriyle görüşmelerinde geçiyor. Meselâ, Fatma Cengiz, 11 Ekim'de İbrahim Şahin'e şu mesajı gönderiyor: "Kökü kazımaya hazır mısın? Sizi, Genelkurmay'dan Metin Bey (Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak'ı kastediyor) kabul edecek. Emeklilere gitmesin diyor."
İbrahim Şahin, her adımından Fatma Cengiz'i haberdar ediyor. 5 Kasım 2008'de "Bir numara beni çağırdı, onunla görüşeceğim" şeklinde konuşuyor. Fatma Cengiz, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı, iki adet CD ile tehdit ettiğini söyleyerek, İbrahim Şahin'e, "Seni göreve getirdi getirdi; getirmedi bütün basına dağıtacağım CD'leri" diyor. Ve daha sonraki bir telefon görüşmesinde de, Şahin'e, Genelkurmay'da Terörle Mücadele biriminin başına getirildiği müjdesini veriyor. Gene başka bir telefon konuşmasında, Fatma Cengiz, Şahin'i, "B Paşam çok önemli, o emir verdi" diye bilgilendiriyor. Cengiz, askeri yapılanmanın adının "Sefir" olduğunu söylüyor. Böylece, İbrahim Şahin'in evinden çıkan S-1 başlıklı listenin ne anlama geldiği anlaşılıyor. "Sefir" isimli örgütün asker ayağını teşkilâtlandırdığı iddia edilen tutuklu sanık Teğmen Taylan Özgür Kırmızı'ya (Reşadiye Komando Bölüm komutanı) Şahin, 13 Kasım 2008'de, "Buğ Paşamın haberi var; yüzde yüz güvendiğin adamlar olmalı" diye mesaj gönderiyor. 30 Kasım 2008'de de İbrahim Şahin, Tevfik adlı bir askeri yetkiliye şöyle bir ricada bulunuyor: "Yarın saat 2'den sonra Genelkurmay'da tören var. Benim göreve başlama törenim, müsaitseniz yanımda olun diye aramıştım komutanım."
***
Bütün bunlardan çıkardığım sonuç:
Fatma Cengiz'in, İbrahim Şahin'i, "Sefir isimli örgütlenmeyi komutanlar istiyor" diye kandırmış olması büyük bir olasılık. Dikkat ederseniz, Şahin kimseyle yüz yüze görüşmüyor. Telefonla irtibat kuruyor.
Savcı Öz'ün sorgusundan anlaşıldığına göre, kendini, Şahin'e, Talat Ertan Paşa diye tanıtan, Fahri Kepek isimli sivil bir kişi var. Kepek'i, Şahin'e Fatma Cengiz tanıştırmış. Fahri Kepek, İbrahim Şahin'i arıyor, "Çevik Bir'le görüştükten sonra İstanbul'a geçip, sizi ararım" diyor. İbrahim Şahin, bunun bilgisini Fatma Cengiz'e aktarırken "Talat Paşa'yla konuştum, yarın dedi; bana bugün mü geliyor?" diye soruyor. Fatma Cengiz de ona, "Sizi alıp, Ankara'ya götürecek. Başbuğ sizi bekliyor" diye cevap veriyor. Şahin, Talat Ertan Paşa'ya "Komutanım saygılar sunarım, ellerinizden öperim" diyecek kadar hürmet besliyor.
Ertan'ın, telefonlarını takibe alan savcılık, Şahin'in "komutanım" dediği kişinin, 29 yaşında, 3 çocuk babası, lise mezunu, işsiz Fahri Kepek olduğunu tesbit ediyor. Kepek, Fatma Cengiz'in yönlendirmesi üzerine "Talat Paşa" rolünü üstlendiğini söylüyor.
İbrahim Şahin'in, İbrahim Özyürek isimli bir şahısla da konuşması var. Ona "Paşam" diye hitap ediyor. Özyürek, İbrahim Şahin'e Fatma Cengiz'i kastederek, "Asena göreve geri döndüğünüzü söyledi, hayırlı olsun" diyor. Özyürek, İbrahim Şahin'e aynı gün, "Bu çocuğu nasıl yetiştirmişsin? Afet maşallah. Atalay'ı tehdit ediyor" diye mesaj çekiyor. İbrahim Özyürek diye bir paşa yok.
Sonuç:
Genelkurmay Başkanlığı'nın, İlker Başbuğ'un ya da Tuğgeneral Metin Gürak'ın, İbrahim Şahin yönetiminde bir suikast timi örgütlemeleri mümkün olmadığına göre, bence, Fatma Cengiz'in bir tertibi söz konusu. Kim yönlendirirse yönlendirsin, İbrahim Şahin'in, başından geçen bunca tecrübeden sonra "devlet adına" zannetse dahi, suikast timi kurmaya yanaşmaması gerekiyordu. Bilmiyorum savcılar bu olaylara nasıl bir yorum getirecek?