Nassim Nicholas Taleb, bundan 15 yıl önce kaleme aldığı 'Siyah Kuğu: Son Derece Olasılıksız Görünenin Etkisi' olarak Türkçe'ye çevrilen (The Black Swan: The Impact of the Highly Improbable) kitabında beklenmeyen, ani ve çok büyük etkili olayların tarihi nasıl şekillendirdiğine dikkat çeker. Aslında risk yönetimini anlatmak üzere yola çıkan Taleb, (son olarak Covid-19 pandemisi için kullanılan) siyah kuğu kavramını, olayın beklenmedikliğini ve etkisinin şiddetini ifade etmek için, Latince'de siyah bir kuğu kadar nadir görülen anlamına gelen 'Rara avis in terries nigroque simillima cygno' deyiminden yola çıkarak ortaya koyar.
Siyah kuğu (kavramı) ile ilk olarak Japonya'nın Tohoku Depremi ile ilgili haber yaparken karşılaşmıştım. 2011 yılındaki depremde 19 bin 759 kişi hayatını kaybederken, 25 binden fazla kişinin de kaybolduğu kayıtlara geçti. Ancak depremi asıl tarihe geçiren rakam, maliyetiydi. 9 şiddetindeki sarsıntının ardından yaşanan tsunami ve Fukuşima Nükleer Santralı'ndaki sızıntının da yol açtığı zararla birlikte Tohoku depreminin ekonomiye maliyeti 210 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu rakamın şu ana kadarki en yüksek deprem maliyeti olduğunu belirtelim.
Japonya ekonomisine olan bu maliyetin yanı sıra deprem ve sonraki gelişmeler nedeniyle o dönem Asya piyasalarında çok büyük düşüşler yaşanmış ve zaten de bu sebeple olay, siyah kuğu olarak nitelendirilmişti.
Geçen Perşembe günkü yazımda 10 ilimizi kapsayan ve 100 bin kilometrekarelik bir alanda yıkıma neden olan depremin etkilerinin boyutlarını tarif etmek/ anlamak için henüz çok erken olduğunu belirtmiş ve durumu karanlıkta bir fili tarif etmeye benzetmiştim. Şimdi felaketin boyutları netleştikçe 6 Şubat'taki bu ikiz depremin tarihimize bir siyah kuğu olayı olarak geçeceğini tahmin etmek zor değil.
Evet, Cumhuriyetimizin 100. yılına giriyor olmanın coşkusuyla başladığımız 2023 yılında yaşadığımız bu büyük felaket bir siyah kuğu olayıdır. Şimdi buna 'biz bir deprem ülkesiyiz, bu ve buna benzer depremlerin olacağını biliyorduk ve hazır olmalıydık, beklenmedik bir durum yok' diyenler olacak. Doğru, biz bir deprem ülkesiyiz ve bunu bekliyor olmalıydık. Ama burada olayı siyah kuğuya dönüştüren kritik bir durum olduğunu unutmayalım. Biz 9 saat içinde iki büyük deprem yaşadık. Uzmanlar bu iki depremle ortaya çıkan enerjinin (-ki asıl yıkıma neden olan budur) depremin etkisini 32 kat artırdığını belirtiyor. Dolayısıyla uluslararası yayınlarda 'ikiz deprem' ifadesi ile analiz edilen bu çifte felaketi kabul edelim hiçbirimiz beklemiyorduk. İşte bu sebeple 6 Şubat Depremi Türkiye'nin 'siyah kuğusu'dur.
Japonya için 1995'teki Kobe Depremi ve 2011'deki Tohoku Depremi nasıl bir kırılma noktası olmuş ise Türkiye için de 6 Şubat Depremi de bir dönüm noktası olacaktır/olmalıdır.
Bize düşen yani ülkesini ve milletini seven herkese düşen; birlik ve beraberlik içinde bir yandan yaralarımızı sararken bir yandan da bir daha böyle acılar yaşamayacağımız yarınlara hazırlığa bugünden başlamaktır.