İklim değişikliğinin en büyük mağduru kim desem, aklımıza sel ve yangın gibi doğal afetlerden doğrudan etkilenen kesimler gelir. Evet, onlar şiddeti giderek artan iklim felaketlerinin bugünkü mağdurları. Oysa sorunun tek bir doğru cevabı var; tüm dünya. Yani hepimiz ama en çok da çocuklar mağdur.
Türkiye'yi iklim değişikliği ile mücadelede küresel bir aktör konumuna taşıyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Eşi Emine Erdoğan, hemen her platformda işte bu gerçeğe dikkat çekiyor. Önceki gün sürdürülebilirliğin çocukların gözünden ele alındığı çok anlamlı bir programda Emine Erdoğan ile bir araya geldik.
Çocukların yoğun ilgi gösterip, etrafını sardığı Emine Erdoğan'ın burada altını çizdiği mesajlarına geçmeden önce Türkiye'de bu yıl 23.'sü gerçekleşen çocuk forumundan biraz söz edeyim. Çocuk Forumları, birçok ülke gibi Türkiye'de de Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'de yer alan 'çocukların katılım hakkını' hayata geçirebilmek amacıyla her yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları haftasında gerçekleştiriliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve UNICEF tarafından düzenlenen Uluslararası Çocuk Forumu'na bu yıl 15 ülkeden 20 çocuk katıldı.
Katılımcı çocuklarla Cumhurbaşkanlığı Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde bir araya gelen Emine Erdoğan, ilk olarak forumun temasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan, bu forumların temasını belirleyen, Çocuk Danışma Kurulu'nun bu yıl, İklim Değişikliği ve Çocuk Katılımı temasını seçtiklerini belirterek, bunun, onların ne kadar bilinçli evlatlar olduklarını gösterdiğine vurgu yaptı. Sonra ard arda iklim değişikliği konusunda çocuklara karşı duymamız gereken sorumlulukları hatırlatan çok önemli mesajlar verdi:
İklim değişikliği insanlığın yüzleşmek zorunda kaldığı, yüzyılın en büyük küresel sorunlarından. Bu hayati krizin, 8 milyar insanı ve tüm canlıları doğrudan etkiliyor. Çocuklara etkisi ise orantısız.
Bu yönüyle iklim değişikliği başlı başına bir çocuk hakları meselesine dönüşüyor. Dolayısıyla iklim değişikliğini, birinci muhatabı konumundaki çocukların açısından tartışmak, meselenin özüne inmektir.
Gelecek çocuklarla filizleniyor. Bizler, bu dünyayı onlardan ödünç aldık. 'Çocuklar bugünkü nüfusumuzun üçte birini, geleceğimizin ise tamamını oluştururlar' sözü, bu gerçeği çok güzel ifade eder. Çocukları ilgilendiren sorunları çözmek ve onlara adil bir dünya bırakmak, bizlerin temel sorumluluğudur. Hepimiz bu bilinçle gelecek nesillere dopdolu bir miras hazırlamak istiyoruz.
Miras sadece kazanımlardan oluşmaz, bazen eksikler, kayıplar, hatalar da miras kalır. O nedenle çağa ait sorunları çözüme kavuşturmada iş birliği yapmamız şart. Bu hem çocuklara hem de geleceğe borcumuzdur.
İnsanlar artık göç yollarına, sadece savaştan kaçmak için değil, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kurtulmak için de düşüyor. Böyle bir tablo karşısında, biz büyüklerin en önemli ödevi, iklim değişikliği ile mücadelede kararlılık göstermek ve çocuklara duyarlı politikalar üretmektir. Türkiye olarak, iklim değişikliği ile mücadelede küresel bir aktörüz. İnsanlığın bu müşterek meselesine 'dünya ortak evimiz' felsefesiyle yaklaşıyoruz.
Son söz olarak foruma katılan çocukların oluşturduğu sonuç bildirgesinden söz edeyim. 12 maddelik sonuç bildirgesinin en dikkat çekici maddesi artık sık sık dile getirilen iklim değişikliği dersi ilgili. İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında geliştirilen politikalara ve alınan kararlara dahil olmak isteyen çocuklar bakın ne istiyorlar: "Ülkelerimizde uygulanan eğitim müfredatlarına okul öncesi dönemlerden başlayacak şekilde bilimsel ve uygulamalı olarak İklim Değişikliği Dersi ilave edilmesi ve böylelikle ekolojik okuryazarlığın erken yaştan itibaren kazandırılması."