"Hayat hakkını savunacağız",
"Soykırıma hayır",
"Bu işin sonu Nazi toplama kamplarına gider."
Sosyal medyada yapılan bu tarz paylaşımları ilk okuduğumda nihayet 'bazı sanatçılarımız' Siyonist İsrail'e seslerini çıkartmaya karar verdi sanmıştım, fena halde yanılmışım.
Sosyal medyada bu paylaşımları yapanlar ne Gazze'deki ne de başka bir bölgedeki mazlumları düşünüyorlardı. Onlar, başıboş köpek sorununu çözmek için hazırlanan yeni kanun taslağını eleştiriyorlardı. İçlerinde sosyalist devrimi YouTube'dan başlatmaya kararlı bazıları daha da gaza gelip köpekleri barınaklara götüreceklerle çatışacaklarını ima eden paylaşımlar yapıyordu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bakımını üstlendiği bir engelli köpeğin resmini gösterip yasa ile bu köpeklerin infaz edileceğini iddia etti. CHP'nin sosyal medya biriminden çıktığı anlaşılan metinlerle CHP'li Belediye Başkanları yasaya karşı olduklarını açıkladı.
Bu metni hazırlarken CHP'nin Gölge Genel Başkanı Ekrem İmamoğlu kendisinin diğer belediye başkanlarından ayrı olduğunu ispatlamak istercesine yasaya neden karşı çıktığını açıkladı. Uzun metninde lütfedip, insanların da zarar gördüğünü kabul etmiş. Bu lütfunu devam ettirirse 30 yıl sonra belki makul bir seviyeye gelebilir. Biz konumuza geri dönelim.
Yasaya karşı çıkanların pek çoğu sokaklardaki başı boş köpeklerin neden olduğu ölümler ve yaralanmalarda kafalarını öteye çevirdiler. Ağızlarını açtıklarında da mağdurları ve ailelerini suçladılar. Şimdiyse "hayat hakkını" savunduklarını iddia ediyorlar.
Üstelik yasa hemen uyutma gibi bir düzenlemeden de bahsetmiyor. Barınaklar yapılacak, sahiplenilme esas olacak deniyor. Ancak Özgür Özel sahiplendiği köpekle fotoğraf çektirerek duygu sömürüsü yapıyor.
Sorumlulukları altındaki ilçelerde barınak yapmayıp topladıkları köpekleri yıllarca AK Partili belediyelerin olduğu bölgelere iten CHP'li belediyeler daha sonra politika değişikliğine gidip mama dağıtmayı marifet zannetmişti. Barınak yaptıran AK Partili belediye başkanlarını taciz için otobüs tahsis etmeyi de ihmal etmemişlerdi.
Sokaklarda insan sağlığını tehdit eden, kuduz gibi tarihin çöplüğünde kalması gereken bir hastalığı tekrar nüksettiren, trafik kazaları ve bizzat saldırmaları ile onlarca insanın ölümüne neden olan sokak köpekleri sorunu çözülmek istenirken seslerini çıkartanlar suçlarını bastırmaya çalışıyor.
Her hayat değerlidir, ancak insan hayatı diğer canlılardan daha değerlidir. Toplumumuzun kaymak tabakasını oluşturan yasa karşıtları "istemezuk" tavırlarını bir kenara bırakarak sahiplenme ve barınak seferberliği başlatmış olsalardı belki söylediklerini ciddiye alan olurdu.
Başka Tunahanlar, Mahra Melin Pınarlar, Mustafa Erçetinler olmaması için hiçbir çözüm sunmayan bu kısırdöngüden çıkmalıyız.