Darbe girişiminin 8. yılındayız. 8 yıl önce darbeyi haber alanlar arasında nasibi olanlar sokağa çıkıp darbecilere karşı durdu.
O gün FETÖ'cü hainlerin köprüde hiç çekinmeden ateş etmelerini asla unutmayacağız.
İki yıl önceki yazımda "15 Temmuz şehitlerimize layık olduk mu?" sorusunu sorarken özellikle üst düzey yargının verdiği kararları hatırlatmıştım.
Bugün aradan geçen iki yılın sonunda bu soruya gönül rahatlığıyla "evet" cevabı verememenin sıkıntısını yaşıyorum.
Darbe girişiminin ardından geçen 8 yılda bugün 15 Temmuz'dan bahsederken sanki tozlu tarih kitaplarında yer alan bir destandan bahsediyor olmamız bir yerde hata yaptığımızı gösteriyor.
15 Temmuz darbe girişiminden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tek başına omuzladığı FETÖ ile mücadelede darbe sonrası onun yüküne ne kadar destek verdik?
Ya da 15 Temmuz'da şehadet şerbetini içen kahramanlarımızın aziz hatırasını ne kadar ayakta tutabiliyoruz?
Kahraman gazilerimize neredeyse her gün saldıran FETÖ'cü hainleri ve onların destekçilerini susturmak için yeterince çaba gösteriyor muyuz?
Bu sorulara cevap verirken kendimizi temize çekmek için söylediğimiz her "ama" FETÖ'nün hoşuna gidiyor.
Düşünün 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde 15 Temmuz'un kadın mağdurları programını yapan HDP'li "vekil" FETÖ'nün katalog sorumlusunu ekrana çıkarmakta bir beis görmüyor.
Normal şartlarda sokakta alacağı tepki nedeniyle insan içine çıkmaya bile çekinmesi gerekirken o "insan hakları aktivisti" payesi kazanıyor.
Buraya kadar Türkiye sevdalıları olarak hanemize eksi yazılacak gelişmelerden bahsettik, biraz da güzellikleri gündeme getirelim.
Bugün marjinal bir grup hariç Türkiye'de FETÖ'ye sempati besleyen kimse kalmadı.
Örgütün ihanetleri, kumpasları tüm vatandaşlarımızın zihnine kazındı.
15 Temmuz'da sokağa çıkanlar, FETÖ'cü hainlere merhametli davrandıkları için pişmanlık duyuyor.
15 Temmuz'un asil şehitlerinin isimleri yeni doğan yavrularımıza veriliyor.
Türkiye'yi uluslararası efendileri adına teslim almaya çalışan FETÖ'cüler birbirlerine girmiş durumda. Örgüt üyeleri itirafları ile "tiyatro" diyenlerin yüzüne hakikati bir kez daha çarpıyor.
15 Temmuz'un bir FETÖ kalkışması olduğu aksi iddia edilmeyecek hakikat olarak bir kez daha ispatlandı.
Geçen yıl "Türkiye Yüzyılı'nın kurucu söylemi 15 Temmuz direnişidir" iddiasında bulunmuştum.
Bu yıl gönül rahatlığıyla şunu da ekleyebilirim: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz'daki asil direnişi dünya siyaset tarihine geçti.
Artık darbeyle iktidardan devrilmek istenen devlet başkanları, "darbecilere direnebileceklerini, halklarından yardım isteyebileceklerini" öğrendiler. Bunun son örneğini Bolivya'da yaşadık.
Allah şehitlerimize layık olmayı bize nasip etsin.