Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Züccaciye dükkânı

Sesli dinlemek için tıklayınız.

11 Temmuz 2024 günü NATO zirvesini izlerken aklımın bir yanında Srebrenitsa, diğer yanında Filistin vardı. 29 yıl önce Avrupa'nın göbeğinde yaşanan bir katliama, bu salonlara doluşmuş adamların nasıl seyirci kaldıklarını hatırlıyorum. BM'nin sözüm ona "güvenli bölge" ilan ettiği Srebrenitsa'ya sığınmış binlerce Müslüman Bosnalı vahşice katledildi. Srebrenitsa güvenli bölge değil, bir avcı kapanıydı. Tıpkı Refah gibi.
Gazze'yi işgal eden İsrail, Filistinlileri Mısır sınırındaki Refah'a göç etmeye zorladıktan ve 3 milyona yakın Filistinliyi bu küçücük alana sıkıştırdıktan sonra üç aydır Refah'ı bombalıyor. Bugün Filistinli şehit sayısı 38 bini aşmış durumda. Lancet tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, açlık, susuzluk, hastalık ve kötü yaşam koşulları sebebiyle bu sayı, savaş bugün durdurulsa bile 186 bini geçecek.
İsrail'in Filistin'deki işgal ve soykırımı devam ederken dünyanın en büyük askeri ittifakı olan NATO'da neler konuşuluyor diye merak ediyorsanız hemen söyleyeyim: Ukrayna.
İsrail'in sadece 10 ayda katlettiği Filistinli sayısı Ukrayna'da 2 yılda hayatını kaybedenlerin 3 katından fazla. 38 bin Filistinli şehidin 14 binden fazlası çocuk. Ama NATO sadece 8 Temmuz'da Kiev'de bombalanan hastanedeki çocukları gündeme almaya değer buldu.
Dillerinden düşürmedikleri İnsan Hakları Beyannamesi evrensel değil, Kiev'e kadar. NATO üyesi ülke delegelerinin, menfaatleriyle boy ölçüşemeyecek kadar küçük vicdanlarında yalnızca Ukraynalı çocuklara yer var.
Zirvenin 38 maddelik sonuç bildirgesinin 13 maddesi doğrudan Ukrayna'ya yönelik. Sonunda bir de ek belge var. Önümüzdeki 1 yıl içinde 40 milyar dolar ödenek aktarımını da içeren "Ukrayna'ya Yardım Taahhüdü".
Zelenski'yi kahramanlaştıran NATO, kendi bünyesinde bir de Ukrayna'ya Askeri Yardım ve Eğitim Birimi kurma kararı aldı. 2024'ün sadece ilk altı ayında Avrupa ülkelerinin ve Kanada'nın savunma harcamalarını yüzde 18 artırmış olması da yine Ukrayna'ya yönelik tehditlere karşı daha güçlü bir savunma hazırlığı olması açısından büyük memnuniyetle karşılandı.
Ama bu koridorlarda Filistin yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında hiçbir devlet başkanı Filistin'i gündemine almaya, konuşmaya, hatta ikili sohbetlerde adını anmaya bile cesaret edemiyor. Bu durumu sadece ikiyüzlülükle, çıkarcılıkla açıklamak da pek mümkün görünmüyor.
Washington Post, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Filistin'de adil ve kalıcı bir barış tesis edilmeden küresel vicdanın rahat bir nefes alması mümkün değildir" sözlerini alıntıladığı haberinde, Filistin'deki soykırımı "odadaki fil" olarak nitelendirdi.
Filistin bugün gerçekten de NATO'nun ve uluslararası camianın -tıpkı 29 yıl önce Bosna'da olduğu gibi- görmezden geldiği dev bir fil gibi kapıların arkasına saklanmaya çalışılıyor. Bilmiyorlar ki o fil, o pırıltılı züccaciye dükkânını bir gün yerle bir edecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA