Dün Avrupa Parlamentosu'nda, Hıristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar, Liberaller, Yeşiller ve Komünistler tarafından hazırlanan Türkiye aleyhtarı karar tasarısı geniş oy çokluğuyla kabul edildi. Barış Pınarı Harekâtı'nı kınayan karara göre, "Suriye'nin kuzeydoğusundaki tırmanışı önlemek amacıyla caydırıcı faktör olarak Türk tarım ürünlerine yönelik tercihli rejimin askıya alınması ve son çare olarak da Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği'nin askıya alınması seçeneğinin değerlendirilmesi" öngörüldü. Avrupa Parlamentosu'nun aday bir ülkeye bu denli şiddetli bir dille ekonomik ve siyasi yaptırımları gündeme taşıması bir ilk.
Biz 40 yıldır, 40.000 kişinin hayatına mal olan ayrılıkçı bir terör örgütüyle mücadele ederken cephanesindeki her şeyi üzerimize fırlatan Avrupa Birliği ve Parlamentosu, iş ayrılıkçı Katalanlara İspanya'nın yaptıklarına gelince, üstelik Katalanlar hiç şiddete başvurmamış olmasına rağmen, olabildiğine kör ve sağır.
Bağımsızlık referandumu yapmaya kalktılar diye Katalanların başına İspanyol devletinin nasıl çöktüğünü hatırlayalım:
İspanyol polisi, sabahın erken saatlerinden itibaren referandumun sandıklarının bulunduğu yerlere baskın yaptı, hatta bazı sandık bulunan okulların camlarını kırdı, göstericilere karşı plastik mermiyle müdahale etti ve kelepçeleyerek tutukladı.
Katalan Bakanlar tutuklandı.
Eski Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont Belçika'ya kaçtı.
Avukatları, Bakanların arkadan kelepçelendiğini, aç bırakıldıklarını ve onlara sürekli İspanyol marşının dinletildiğini iddia etti.
Ayrıca referanduma destek veren Katalonya'daki 712 belediye başkanı hakkında da soruşturma açıldı.
Ne var ki Avrupa Konseyi'nde, 2018'de yapılan "Baskı altındaki belediye başkanları" toplantısında onların hiçbirinden söz edilmedi.
Kim konuşuldu dersiniz?
Elbette Türkiye'de yargılanan HDP'li belediye başkanları!
Geçtiğimiz günlerde de İspanyol Yüksek Mahkemesi, bağımsızlık referandumunu organize etmekten yargılanan 12 Katalan siyasetçiden 9'una, "anayasal düzeni kısmen ya da tamamen şiddet yoluyla yıkmak, kanunun uygulanmasına engel olmak, devlet kurumlarına itaatsizlik ve kamu malını kötüye kullanmak" suçlarından 9 ila 13 yıl arası değişen hapis cezaları verdi. Bunun üzerine başta Barselona olmak üzere sokaklar karıştı.
Polis, müdahale etti. Yüzlerce kişi tutuklandı.
Başbakan, "yasa dışı işler yapanlar, cezasını çekecek" dedi.
Avrupa'nın ikiyüzlülüğü say say bitmez.
Ancak yüz çevirdikleri sadece hukuki haklarımız değildir; aynı zamanda PKK'nın katlettiği, linç ettiği, bombaladığı insanlarımızdır. Avrupa ile ekonomik olarak da mülteci meselesi üzerinden hayati olarak da bağlıyız. Kısacası, bu mevzu burda bitmez.