Başlık için özür dilerim ama HDP'nin eski lideri Selahattin Demirtaş'ın, YPG ilerleyişi hakkındaki 2015'teki şu nezaketsiz sözlerini hatırlamadan edemedim: "Hâlâ Fırat'ın ötesine, karşısına geçemezsin.
Göreceksin geçecekler. Sen de suyun bu tarafından izleyeceksin, mal mal izleyeceksin, göreceksin." Demirtaş, 2015 Eylül'ünde "bir takım görüşmelerde bulunmak üzere" ABD'ye gitmişti.
Ordaki konuşmalarından birinde Türkiye'nin uçuşa yasak bölge teklifiyle dalga geçecek kadar kendinden emindi. Dönüşünden kısa süre sonra, gencecik Yasin Börü'nün ve 51 vatandaşın hayatına mal olan 6-8 Ekim Katliamı yaşandı. ABD, 8 Ekim günü Suriye'deki Ayn el-Arap'taki DAEŞ güçlerini havadan boöbaladı. Ve böylelikle ABD-YPG ilişkisi başlamış oldu.
Ardından Amerikan basını başta olmak üzere görülmemiş bir medya ve siyaset desteğini de arkalarında buldular. O dönemde Türkiye'de de PKK çoktan çözüm sürecini bitirmiş, Suriye ve Türkiye'den toprak kazanıp birleştirme hayallari kuruyordu.
Dört yıl sonra bir de bugüne bakın...
Darbeden 40 gün sonra ilk kez Suriye'ye giren ordumuz, üçüncü başarılı harekâtla YPG'nin terör koridoru yani PKK devletçiği düşünü yerle bir etti. Arkalarına bakmadan kaçan YPG'liler, "ABD'nin sahadaki cesur savaşçıları" mitini fistanlarıyla birlikte gömdüler.
Dahası, bir ABD Başkanı ilk kez ülkesinin PKK ile işbirliği yaptığını ve bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu itiraf etti. Yetmedi, "PKK, DAEŞ'ten beter" diyerek, PKK'ya yönelik sevecen Amerikan söylemini de kamuoyu nezdinde tersine çevirdi.
Türkiye başından beri 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge kurulmasını amaç ediniyordu.
ABD ile olan anlaşmayla bunu başardı.
ABD ile YPG bağının koparılmasını istiyordu.
Anlaşmayla sadece bunu başarmadı. Aynı zamanda ne zaman Suriye sınırından bir tehdit oluşsa, Türkiye'nin girme hakkının da ABD nezdinde meşru görüldüğünü diplomatik olarak kaydettirdi.
Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı'nı günübirlik Ankara'ya getirten ve başından beri ne istiyorsak onu kabul ettiren, ta Haziran 2015'te yaptığı konuşmadaki "Güneyimizde bir terör devleti kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz" sözlerini hayata geçiren Başkan Erdoğan'ın kararlı duruşudur. ABD medyasında bu yüzden "Erdoğan ne istediyse aldı" temalı isyan yazıları çıkmaktadır. Demokratların lideri, FETÖ-sevici Senatör Chuck Schumer'in dediği gibi "Başkan Erdoğan hiçbir şeyden vazgeçmemiştir, Başkan Trump ona istediği her şeyi vermiştir." Zeytindalı Harekâtı esnasında "Afrin merkezine girmeyelim" diyerek ordumuzu güçsüz gösteren Kılıçdaroğlu'nun partisinin hayallerinin ulaşamayacağı bir noktadayız.
Harekât başladığında "Savaşa hayır" diyenlerin bugün savaş boyaları sürmesi ne kadar gülünçse, CHP'nin muhalefeti de o kadar gülünçtür.
Bundan sonra harekâtın askıya alındığı 120 saatin dolumuna saatler kala Rusya'da Putin'le görüşecek olan Başkan Erdoğan'ın Rusya ile yürüteceği diplomasiye bağlıdır. Ancak herhalükârda YPG'nin terör koridoru projesi tarihin çöplüğündeki yerini almıştır.