ABD Başkanı Trump, yemin ettiği günden bu yana en doğru politik konuşmalarından birini çarşamba günü kabine üyeleriyle olan toplantısında basının YPG hakkındaki sorularına yanıt verirken gerçekleştirdi. Konuşmasındaki ana noktalardan her biri doğru ve Amerikan medyasında pek yer bulamayan gerçeklerdi.
Öncelikle Başkan Obama'nın, Esed'in kimyasal silah kullanılmasının 'kırmızı çizgisi' olduğunu belirtip, ardından Esed'e hiçbir müdahale yapmadığını ve bu yüzden "Suriye çok önce kaybedilmişti" diyen Trump haklıydı. Bunu söylerken aynı zamanda Suriye'nin Obama döneminden kendisine miras kalan bir 'karmaşa' olduğunu hatırlattı ve Suriye'de esas değişimin kapısının Başkan Obama'nın 2013'te kendi sözünü tutmayıp Rusya ile anlaşarak Esed'i rahatlatan bir yola giderek kapadığını vurguladı.
Ayrıca kendisinin Obama'dan farklı olarak kimyasal silah kullanan Esed rejiminin kilit noktalarına yapılması emrini verdiği hava saldırılarını anımsattı.
İkinci önemli nokta -ki ABD basını konuşmanın bu kısmını yine gözardı etti- YPG'nin İran'a petrol satması gerçeğiydi.
Aslında YPG, petrol ticaretinde sadece İran veya Esed ile değil, DEAŞ ile bile işbirliği yapmıştı. Şubat 2016'da, Financial Times'da çıkan, "IŞİD A.Ş.'nin içinde" başlıklı makalede, Deyrü'z Zor'u elinde tutan DEAŞ'ın, petrol üretimini 'komşusu' YPG'ye satarak nasıl kâr ettiğini detaylı biçimde anlatıyordu.
Trump'ın değindiği üçüncü önemli nokta ise YPG'nin, ABD hava desteği olmadan DEAŞ'a karşı hiç de başarılı olmadığı gerçeğiydi. Bu, Obama dönemindeki, "DEAŞ'la mücadeledeki tek şansımız YPG" ezberini alt üst eden bir çıkıştı.
Gerçekten de ABD, 2014'te YPG'yi Ayn el-Arap'ta desteklemeye başlayana dek,YPG'nin sahada hiçbir karşılığı yoktu.
Ayrıca ABD hava desteği ile yerle bir edilen yerlere YPG'nin girip bayrak asması da doğru bir askeri strateji değildi. Nitekim bunun en vahim sonuçları Rakka'da görüldü.
Şehir yerle bir oldu, sivil halk çoğunlukla öldü veya yaralandı. Geriye onulması imkansız yaralar kaldı. IŞİD'den özgürleşmesine sevinmesi beklenen halkta ise umut ve yaşama isteği kalmamıştı. Rakka'nın ne olacağı hâlen Suriye'deki en büyük sorulardan biri. Aynı Rusya-Esed işbirliği ile yerle bir edilen Halep'te olduğu gibi...
Trump'ın bahsettiklerine ek olarak, YPG hakkında pek konuşulmayan bir diğer gerçek de başından beri Esed ile temas ve işbirliğini koparmayan bir grup oluşudur.
YPG'nin Kuzey Suriye'de ilk hakim hale gelişi de facto Esed sayesindedir.
Muhalif Suriyeliler ile ülkenin diğer bölgelerindeki çatışmalara odaklanmak isteyen Esed güçleri, YPG ile anlaşarak Kuzey Suriye'deki belli bölgeleri YPG'ye bırakmışlardır. Örneğin Kamışlı'da uzun süre hükümet binalarındaki memurlar olağan işlerine devam etmiş, maaşlarını yine hükümetten almış, Baba Esed'in heykeli Kamışlı'nın göbeğindeki yerini olduğu gibi korumuştur.
YPG, hiçbir zaman "Suriye devrimi"nin bir parçası olmamıştır. Esed'i Suriye'nin geleceğinde görmek istemeyen ABD'nin desteklediği YPG'nin bugün yüzünü Esed'e döndüğü doğru değildir.
YPG'nin bir yüzü hep Esed'e dönük olmuştur ve ABD desteği elden gidince, bunu daha açıktan ilan etmekten çekinmemiştir. O yüzden bazı analistlerin dediği gibi ABD, YPG'ye 'sırtını döndüğü' için Esed'le anlaşmak zorunda kalınmamıştır çünkü o anlaşma zaten hiç bozulmamıştır.