İstanbul. Pes etmeyen güzel. Bunca insana, gürültüye, çöpe, karmaşaya ve betona rağmen hâlâ güzel. Tarihten gelen kadim 'Dersaadet' adının hakkını verircesine güzel... Ancak bir o kadar da muhafaza edilmeye muhtaç.
Ülke nüfusunun dörtte birini sırtına yüklenmiş, dünya başkenti İstanbul için iktidar partisinin ne önereceği o yüzden çok önemliydi. Ak Parti, rakibi ana muhalefet partisinin, biraz da Kılıçdaroğlu'na rakip çıkmasın diye öne sürdüğü ilçe başkanı Ekrem İmamoğlu'na karşın, elindeki en yetişmiş insanlarından birisini aday koydu. Ulaştırma Bakanlığı'ndan Başbakanlığa, Parti Başkanlığı'ndan Meclis Başkanlığı'na dek yüklendiği her vazifenin altından özveriyle kalkmış olan Binali Yıldırım, İstanbul'a hizmet etmeye talip oldu.
İlçeler bazında yapılan değişikliklere bakınca da, üç dönemini doldurmuş başkanların ve halkın beklentisinin altında kalan birkaç ismin değiştirildiğini, başarısını kanıtlamış isimlerin ise devam ettiğini görmek mümkün. Listenin bendenizi en çok heyecanlandıran yanlarından biri ise şüphesiz dört ilçe belediye başkanı adayının kadınlardan seçilmiş olmasıydı. Sancaktepe gibi Ak Parti'nin güçlü olduğu bir ilçe dahil, dört ilçede bu tercihin yapılmış olması, siyasî tarihimiz açısından da kıymetli bir ilke tekabül ediyordu.
İyi olan kazansın!
***
Pentagon'un sözü, Türklerin sözü
Obama döneminde Pentagon'un verdiği ilk sözlerden biri, YPG'nin Fırat'ın batısına geçmeyeceğiydi. Verilen sözün hiçbir anlamı olmadığını zaman içinde gördük. Zeytin Dalı Harekâtı'yla da Afrin'i iki aydan kısa sürede temizleyerek şakamızın olmadığını göstermiş olduk. Geçenlerde Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Pentagon'un verdiği sözlerin ne kadar anlamsız olduğunu bir kez daha kanıtladı. Buna göre, ABD'li generaller, YPG'ye verilen silahların olduğu gibi onlarda kalması gerektiğini savunuyormuş. Yani, DEAŞ'la mücadele bitince YPG'ye verilen silahların toplanacağına dair Pentagon'un verdiği söz de geçersiz kalmış oldu.
Türkiye, Fırat'ın batısına geçeceğini duyurduktan iki gün sonra Trump'ın "Suriye'den çekiliyoruz" açıklaması geldi. Çünkü Türklerin bir söz verdiğinde tutacağını biliyorlar.