Dilimize pelesenk olan bazı kavramların, binlerce yıllık bir tarihi arka planı vardır. İşte, "yeni yıl, yeni başlangıçlar" da bunlardan biri. Anlatalım.
Yeni yıl, pek çok medeniyette baharın başlangıcı olan 21-25 Mart arasında kutlanırken, Roma İmparatoru Julius Sezar'ın Güneş Takvimi'ne geçmesiyle 1 Ocak'a alınmıştır.
January, yani ocak ayı, tanrı sandıkları Janus'a, pagan Romalıların deyimiyle 'Başlangıçlar Tanrısı'na saygı olarak yılın ilk ayı kabul edil- miştir.
Bu yüzden bugün 'yeni yıl kararları' olarak anılan adetin kökeni, aslında pagan Romalıların, 'Başlangıçlar Tanrısı' Janus'a, yılın ilk gününe geçen saatlerde, verdikleri sözler ve adaklara dayanmaktadır.
1570'te Papa Gregory emriyle, Gregoryen takvime geçiş yapıldıktan sonra ve Gregoryen takvim dünyanın geri kalanında da benimsendikçe küresel ölçeğe yayılan bir kutlama halini aldı.
"Ne dilediğine dikkat et, gerçekleşebilir" diye bir söz var ya, anlayacağınız onu "Neyi, neden ve nasıl dilediğine dikkat et" diye de düzeltmek mümkün.
Herhalükârda yeni bir yılın başlangıcındayız.
Yeni yılı alabildiğine gürültülü biçimde kutlayanların, daha çok geçtiğimiz yılın muhasebesini yapmaktan kaçınanlar, iç sesini bastırmak isteyenler olduğunu düşünmüşümdür. Umarım yanılıyorumdur...
Yeni yıl, bize yeni bir şeyler getirmeyecek.
Ama biz ister ve gayret edersek, Allah da nasip ederse bu yıla biz yeni bir şeyler katabiliriz. Biliyorum, çoğunluğun alışıldık konforuna kıyasla sinir bozucu bir hatırlatma oldu ama yazmasam olmazdı.