Ömer bin Abdülaziz Emevi halifelerindendi.
Son derece adaletli olan bu zat, anne tarafından Hz. Ömer'in torunudur. Dedesi gibi bir idare sistemi kurdu. Halife olunca, daha önceki hayatındaki lüks ve nimetleri terk etti.
İmam-ı Şafii onu dört halifeden sonra 5. halife olarak kabul etmiştir. Genç yaşta zehirlenerek şehit edildi. Büyük bir hadis alimiydi. Takvada önder bir insandı.
Bir gün yanındaki dostlarıyla beraber bir anneyi defnettiler. Cemaatin çoğu mezarlıktan ayrılsalar da Ömer bin Abdülaziz oradan ayrılmadı. Sonra kalkıp yürüdü.
Yanındakiler bu hale şaşırdılar. Şöyle dediler.
Efendim! Cenazenin sahibi olmamanıza rağmen uzun süre kabrin başında durdunuz.
Bunun bir sebebi var mı?
O şöyle dedi:
Demin bu kişiyi defnettiğimizde sanki kabristan bana şöyle seslendi:
"Ben ölenlerin kefenlerini parçalıyor, vücutlarını dağıtıyorum.
Kanlarını emiyorum. Siz hala benden ibret almıyor musunuz?" Bu sözlerden sonra ağlamaya başlayan halife şöyle devam etti: "Dünya aldatıcıdır.
Nihayet hepimiz burayı terk edeceğiz.
Dünyanın geçici lezzetleri sizi aldatmasın.
Hani sizden önce yaşayanlar! Onlar ölümü kendilerine uzak sanıyorlardı. Onlar vücutlarının sıhhat ve gücüne güvendiler. Ölüm onları ansızın yakaladı. Peki şimdi neredeler!
Hani onlara bir zamanlar gıpta edenler! Onlar neredeler? Ne vücutları ne kemikleri kaldı.
Gıpta edilmeyecek bir haldeler! Heyhat!
Hepsi kaybetti!" Ömer bin Abdülaziz kendinden önce ehli beytin aleyhinde oluşturulmuş olan bütün küfür, hakaret ve bedduaları Müslümanların hayatından çıkaran insandır!