Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler'deki son konuşmasında; özellikle mazlum, mağdur, fakir, sömürülen ülkelere ve insanlara temas etmesi ve bu rahatsız edici manzarayı kürsüde dile getirmesi tarihin hafızasına kaydedilen en önemli hadiselerden biridir bence.
Cumhurbaşkanımızın bu tarihi konuşmada dikkati çeken sözleri şunlardı:
BM Güvenlik Konseyi sessiz kaldığı için dünyada zulümler devam ediyor, zalimler cesaret kazanıyor.
Dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, toplam dünya nüfusunun yarısına yani 3.6 milyar insana denktir. Burada bir problem vardır.
Dünyada 821 milyon insan çoğu gece aç yatarken yine dünyada 672 milyon kişiye obezite teşhisi konuluyor.
Demek ki burada sorun var.
Farklı coğrafyalarda 258 milyon kişi daha iyi bir gelecek için ülkelerinden çıkıp yollara koyuluyor. 68 milyon kişi ise yurdundan ediliyorsa burada bir sorun var demek ki.
Afrika'da doğan bir çocuğun ömrünün ilk aylarında ölme riski bu şehirde doğan bir çocuğa göre 9 kat fazlaysa burada bir problem vardır.
BM insanlığın sözcüsü olmalı.
Ezilene kalkan olacak, aç olana el uzatacak bir küresel sistem haline gelmelidir.
Mevlana der ki; Adalet hakkı sahibine iade etmektir. Ve yine Mevlana der ki; Zalim, üzerine düşen görevi yerine getirmeyendir.
Bu sözlerin bir devlet başkanı tarafından ilk kez o kürsüde söylendiğini biliyorum.
Belki o kürsüde tenkitler olmuştur ama bu kadar dokundurucu, sorgulayıcı, vicdanlara seslenici bir dozda ilk kez söylendiğini biliyorum.
İmanında rahmet ve merhamet olan bir ümmetin diline ve gönlüne tercüman olduğu için Cumhurbaşkanımızı tebrik ediyorum. Dilerim ki BM üyeleri buradan alınması gereken dersi çıkarırlar. Yoksa zalim zulmüne geri bırakılmış ülkeler de sömürülmeye devam edecektir.