10 Muharrem 680'de (10 Ekim) iktidar ve dünyevi hırslardan dolayı evlad-ı Resul Kerbela'da şehit edildiler.
Bir tarafta zalim Yezid'in sayıları beş bini bulan askerleri, diğer yanda ise Efendimiz'in (s.a.v.) torunlarının oluşturduğu 50 kişi. İmam Hüseyin Irak halkının çağrısı üzerine Irak'a gitmek için yola çıkmış. Hilafet makamını işgal eden Yezid ve avanesi ise kendilerine karşı bir güç olarak gördükleri Hüseyin'e boyun eğdirmek niyetiyle yola çıkmış. Yolu kapatmışlardır.
Kerbela faciasından önce İmam Hüseyin kendisini öldürmek için gelen Yezid'in askerlerine yöneldi ve şöyle konuştu:
"Ey insanlar! Yapacağım nasihati dinleyin.
(İnsanlar sustular) İmam, Allah'a hamdettikten sonra şöyle dedi; Ey İnsanlar. Beni dinlerseniz buna sevineceğim. O zaman bana haksızlık edildiğini göreceksiniz. Yok beni dinlemeyecek olursanız, bütün suç ortaklarınızı da alarak üstüme gelin. O zaman da benim dostum ancak Allah'tır. Kitabı indiren de O'dur. O salihlerin de velisidir.
Nefsinize dönün ve kendinizle hesaplaşın.
Benim gibi birini öldürmeye hakkınız var mı?
Ki ben Peygamberinizin kızının oğluyum. Şu anda yeryüzünde yaşayan peygamber evladı sadece benim. Ali benim babamdır. İki kanatlı Caferi Tayyar amcamdır. Şehitlerin efendisi Hz.
Hamza babamın amcasıdır. Bana ve kardeşime Hz. Peygamber (s.a.v.) 'Bu ikisi cennet gençlerinin efendisidir' demişti.
Eğer benim bu dediklerimi doğrularsanız bu sözlerimin hepsi hakikattir.
Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın yalana gazap ettiğini öğrendiğim günden bu güne kadar asla yalan söylemedim.
Eğer bu söylediklerimde tereddüdünüz varsa sahabeden Cabir bin Abdullah'a, Ebu Said'e, Sehl bin Sa'de, Zeyd bin Erkam'a, Enes bin Malik'e sorun. Dediklerimi doğrulayacaklar.
Yazık size! Hiç mi Allah'tan korkmazsınız. Bütün bunlar benim kanımı dökmenize engel olmaya yetmiyor mu?" Şemr ismindeki zalim Hz. Hüseyin'i kastederek;
'bu adamın imanı şüphelidir. Ne dediğini bilmiyor' deyince Hz. Hüseyin'in arkadaşlarından Habib şöyle cevap verdi: Vallahi Şemr senin imanında 70 şüphe vardır.
Biz vallahi onun ne dediğini iyi biliyoruz.
Sizin kalbiniz damgalanmıştır.
İmam devam etti:
"Etrafımdan çekilin geldiğim yere ailemi güven içinde götüreyim. Söyleyin bana!
Birini öldürdüğüm için -kısas hakkıyla- mı beni öldüreceksiniz? Yoksa malınızı elinizden aldığım için mi beni öldüreceksiniz? Yoksa herhangi birinize karşı işlediğim bir haksızlıktan dolayı mı bana ceza vereceksiniz.
Bunların hiçbirinin olmadığını biliyorsunuz!" İnsanlar O'nu sessizce, cevap vermeden dinliyorlardı. Hüseyin son olarak şunu söyledi:
"Bilin ki benim ümidim sadece Allah'tır. Çünkü bütün hayatım O'nun kudretindedir." (Taberi, 3/318; Bidaye, 8/178)