Bir dostu, bir mütefekkiri, varlığıyla teselli bulduğumuz bir demokrasi kahramanını kaybettik. Aydın Menderes Hakk'a yürüdü... 'Bana duâ edin' diyerek sessiz sedasız bu fânî dünyayı terk etti. Son derece imanlı bir Müslüman'dı. O'nun ardından duâ ederken, bir 'gönül eri'nin kaybından duyduğum teessürün hüznünü yaşıyorum.
***
Aydın Menderes'i gazeteler
'milletin yetimi' olarak adlandı. Doğruydu...
O, şehit
Adnan Menderes'in
Türk Milleti'ne emanetiydi.
O bizim yetimimiz idi. Daha 15 yaşında iken, sevgili babasının darbeci alçaklar tarafından idam edilmesini yaşamış; 65 yıllık uzun olmayan ömrünü bu acıyla tamamlamıştı.
Gazetelerde
Aydın Menderes'in, babası, annesi ve ağabeyleri ile
Yassıada'daki son fotoğrafını, siz de benim gibi içiniz acıyarak incelemişsinizdir. Bir yanda
'Yassıada Cânisi' albay
Tarık Güryay denilen despot, koltuğuna kurulmuş oturuyor, diğer yanda milletimizin yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından
Başbakan Adnan Menderes üzgün ayakta duruyor. Rahmetli
Aydın Bey, o fotoğraftan bahsederken,
'Babacığıma son bir defa sarılamamıştım' demişti. Sorarım size, buna nasıl yüreğiniz dayanır?...
Bu mazlum millet, kendisi gibi mazlum ve şehit
Başbakanı'nı bağrına basmıştı.
O'nu hiçbir zaman unutmadı ve aslâ unutmayacaktır. Bir 17 Eylül yazısında (Şehit edildiği gün),
O'na olan özlemimi ve sevgimi yazmıştım.
Aydın Bey beni arayıp,
'Hasan Celâl Bey, babam hakkındaki en güzel yazıyı siz kaleme aldınız' deyince dünyalar benim olmuştu.
***
Aydın Menderes'i, sadece babası
Adnan Menderes ile ilgili olarak anmak,
O'na yapılacak en büyük haksızlıktır.
Aydın Bey, her sahada kendini ispat etmiş bir fikir ve dâvâ adamıydı. Rahmetli
Menderes'i yakından inceledim;
O'nun ne kadar büyük bir demokrasi mücadelesi verdiğini ve millete unutulmayacak hizmetlerde bulunduğunu biliyorum. Tabiatıyla eline geçen fırsatlar bakımından
Aydın Bey babasıyla aynı imkânlara sahip olmamıştı. Ancak, bütün hayatı boyunca emsalsiz bir demokrasi ve hürriyet mücadelesi verdi. Boynundan aşağı tarafı tutmadığı son on beş yıllık ömründe bile konuşmaları, beyanları ve yazılarıyla inandığı değerlerin mücadelesine devam etti.
Kimse
O'nun merhum
Menderes'in gölgesinde kaldığını söyleyemez. En zor zamanlarda, çocuk denilecek yaşta dahi vakarını ve asaletini muhafaza ederek, mevkiini hiçbir zaman istismar etmeden soyadını gururla taşıyabildi. Bence
Aydın Menderes tefekkür zenginliği bakımından rahmetli babasını geride bırakmıştır. Merhum
Adnan Menderes'in ne kadar değerli bir devlet ve siyaset adamı olduğu inkâr edilemez. Lâkin
Aydın Menderes, çok okuyan ve tefekkür eden
'bilge' kişiliğiyle temayüz etmişti. Biz dostları, her konuda
O'nun ne düşündüğünü merak eder ve fikirlerine çok önem verirdik.
Aydın Bey de tıpkı babası gibi
'derviş meşrep' bir kişiliğe sahipti.
İslâmiyete ve
Türk-İslâm medeniyetine çok önem verir, meselelerin kendi deyimiyle
'İslâma nispeti'ni değerlendirirdi. Şark ve garp kültürünü mezcetmiş, bize mahsus özgün tahlilleriyle gönüllerimizi fethetmişti.
***
O'nu çok severdik... Sadece
Adnan Menderes'in oğlu olduğu için değil, bizim sevgili
'Aydın Beyimiz' olduğu için... İrtihali ile sanki kalbimizdeki bir yer boşalmış gibi oldu.
Aydın Menderes, çok bahtsız ve çileli bir ömür sürdü. Sadece babasının uğradığı haksızlıklara göğüs germedi; sevgili annesinin, ağabeylerinin acılarına da katlandı. Talihsiz bir kaza neticesinde uzun yıllar boyunca acı çekti. Bu dönemde kendisini yalnız bırakmayan vefakâr eşi
Ümran Hanımefendi'yi şükranla anıyoruz.
Rahat uyu
Aydın Bey, ruhun şâd olsun... Demokrasi mücadelenle bu millete verdiğin hizmetler unutulmayacaktır.
Seni hep rahmet ve duâ ile yâd edeceğiz.