Salgın sonrası devlet ve özel okulculuk sistemi nasıl değişiyor? Bundan sonraki süreçte eğitimde gerçekleşecek reformu Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko ile değerlendirdik. 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ana ekseni yeniden öğrenmek, yeniden düşünmek ve yenilenmek oldu. Yenilenme zihniyetine sahip öğretmenler, anne-babalar ve okul kurucuları sağlığın birincil öncelik olduğu bu dönemi artıya dönüştürdü.
Öğretmenlerimiz öğrencileriyle olan bağını bir taraftan güçlü tutmaya özen gösterirken, bir yandan da teknolojinin tüm imkânlarını öğretim seferberliğine dahil etti. Anne-babalar okulların kapalı olmasını, binaların açık olmaması olarak yorumlayarak öğrenme sürekliliğine işbirlikçi bir tutumla, eğitimdeki kararlılığa ortak oldu. Okul kurucuları da hızlı adaptasyon adına hem yatırımlarını hem de pozitif desteklerini bu süreçte hissettirdiler. Devlet-özel fark etmeksizin tüm sistemsel başarının kaynağı yenilikçi olmaktan ve bunu birlikte başarmaya gayret etmekten geçiyor
Eğitimciler bu dönemde çok fazla tartışma platformuna katıldı. Yenilikçi kişisel ve profesyonel gelişim eğitimleri düzenledi. Dünyadaki gelişmeleri takip etti, dünyaya örnekler sundu. Kendi içlerinde neredeyse günlük değerlendirmeler yaptılar. Eğitimciler, hibrit modelinde hemfikir oldu. Bilimsel ve güncel verilerin ışığında çevrim içi okul, yüz yüze okulun muadili olmasa da, çevrim içi yapabilen her şey okulu daha güçlü kılıyor. Bu nedenle hem devlet, hem özel okul sisteminde hibrit model, okulun kapsamını güçlendirdiği ve de okul tanımına yenilikçi zihniyet kazandırdığı için kalıcı. Eğitim girişimcisi Ümit Kalko'nun düşünceleri bu yönde.
HİBRİT SİSTEM VE OKULCULUK
Hibrit eğitim modelinin yenilikçi penceresi bizi şüphesiz ki yeni bir döneme taşıyor. Bu yeni dönemde de başarı olmazsa olmazımız. Okulun online ve yüz yüze çift fonksiyonlu olmasıyla her fonksiyonun ayrı ayrı nitelik ve başarı kriterleri olması gerekiyor. Bu nedenle de aslında öğrenciyi, öğretmeni ve yöneticiyi hibrit başarı olarak nitelendireceğimiz bir süreç bekliyor.
Örneğin; sınavlar hem online, hem yüz yüze yapılacak ve her ikisinden de gerçekleştiği platforma rağmen başarılı bir akademik performans bekliyor olacağız. Dersler de hem online hem yüz yüze ortamda gerçekleşecek ve her ikisinde de ders tasarımını başarmak gerekiyor.
Salgın döneminde özel okulculuk ayakta kalmak için çaba gösterdi. İşte bu konuyu da Ümit Kalko ile masaya yatırdık. Kimi markalar güçlü merkezi yapısıyla, kurumsal vizyonuyla, öğretmen ve teknoloji alanına yatırım yapmaya devam ederek, velilerin kendilerine olan güvenini kurumsal duruşlarıyla hak edip bu dönemi başarıyla geçirdiler. Bu dönemin en avantajlı kurumları aslında marka olmanın gücüyle kolektif hareket edebilen, marka olmanın gereklilikleriyle ve kalitesiyle ilerleyebilen, Ar-Ge kaynağı olan eğitim kurumları oldu. Bu kapsamda da özel okulculuk kurumsal bir çatıyla ilerledi.
Özel okul olmak demek, aynı zamanda sorumluluk almak demek. Bu nedenle de yaşadığımız her deneyimin çözümü eğitimden geçtiği için özel okulculukta yatırımlar hız kesmeden devam etmeli. Zor dönem geride kaldı. Bundan sonrasında özel okulculuk hibrit eğitim modelinde çok güçlü argümanlar ve uygulamalarla dönemsel gelişmelere odaklanmalı. Ayrıca, özel okullar metodolojiye, içeriğe, kurumsal yapıya, iletişime ve öğretmen motivasyonuna yoğunlaşarak devletin eğitim politikalarına destek sağlamalı.