Giderek önem kazanan okul öncesi eğitim alanında çalışmaları hızlandıran MEB yeni projeleri hayata geçiriyor.
Okul öncesi eğitim, 3-6 yaş çocukların gelişmesini toplumun kültürel değerleri doğrultusunda yönlendiren, akıl yürütmede ona yardımcı olan ve yaratıcılığını geliştiren, kendini ifade etmesini sağlayan, sistemli bir eğitim süreci. Konuyu, eğitim girişimcisi dostum, Kiga Dorf Anaokulu Kurucusu Burçak Çetin'le masaya yatırdık.
3-6 yaş, çocuğun öğrenmeye çok açık olduğu değerli bir dönem.
Okul öncesi eğitimi alan çocukların, almayanlara göre birçok alanda daha başarılı olduğunu kanıtlayan, akademik çalışmalar var. Bu süreçte motor ve bilişsel becerilerin yanı sıra, hayata hazırlanması, sorgulaması, düşünmesi ve sorumluluk alması için de ortam yaratılmalı.
Çocuk böylece bağımsızlaşır, söz ve eylemlerinin sorumluluğunu almayı öğrendiğinde, insanlar ona güvenir.
Böylece, o da kendine inanmayı öğrenir.
KARINLARI TOK, RUHLARI AÇ
Burçak hoca, bu konuda Finlandiya ziyaretinde görmüş ki başarı, günlük tüm ihtiyaçlarını kendisi gören, okula bisikletle giden, okullardaki sınırsız internet bağlantısını araştırma yapmak için kullanan çocukların anahtarı. Ayrıca, günlük 4 saat ders yaparak dünya çapında yapılan PİSA sınavında ilk sıralarda yer alan çocuklara fırsat ve sorumluluk vermekle ilgili bir durum.
İskenderun'da incelediğim bu anaokulunda çocuklar Finlandiya ve Alman eğitimi modellerinden örneklerle yetiştiriliyor. Tüm gün masa hazırlama, kıyafetlerini giyme, menüdeki yemeğe yardım etme, kendinden küçüklere yardım etme, ekmeğini mayalama, temizlik yapma gibi rutinleri yerine getiriyorlar. Böylece, emeğin kıymetini bilmek ve hayatı anlamak açısından çok kıymetli değerlere sahip oluyorlar.
Birey kendine yetebiliyorsa sorunlarla daha kolay baş edebiliyor. Mutluluk içeriden geliyor, dışarıdan değil...
Günümüzde tabletlerle oyalanan, saatlerce TV karşısında zaman geçiren çocuklar paylaşım ve sosyallikten uzak yetişiyor.
Karınları tok ama ruhları aç. Zihinleri dolu ancak fikirleri olmayan, sorunlarıyla baş edemeyen, mutsuz, çabuk tüketen, kıymet bilmeyen, çözmek yerine, bitirmeyi tercih eden bireyler...
Okul öncesi dönemde yoğun akademik bilgi aktarımından ziyade, çocuğu doğasına bırakıp, yavaşlığına tahammül gösterdikçe çevresini anlaması için fırsat vermiş olursunuz.
Ot çektikçe uzamaz. Topraklarla, çamurlarla oynamak, yaralanmak, paylaşmak, oyuncak olmadan da kendini oyalayabilmek.
Mutlu olmak için birine ya da bir şeye ihtiyaç duymamak için ona fırsat verin. Ayakları yere sağlam basan bireyler olmaları için sürekli müdahale eden anne babalar yerine, cesaretlendiren ve yanında olan anne baba olmayı tercih etmelisiniz.