Tutulma haftasındayız. Gökyüzü karışık, sinirler gergin, kafalar karışık. Atara, gidere meyilli olduğumuz, saçmalamanın suyunu çıkardığımız zamanlardayız, aman dikkat! Yok yok içeriği karıştırmadım, astroloji yazmıyorum. Sadece bazı olayları gökyüzündeki bu hareketliliği değerlendirip yorumlayın diye bilgi veriyorum. Çeşitli olaylar yaşandı bu hafta yine... Belli ki tutulmanın da etkisiyle inişli çıkışlı durumlar oldu.
Akıl tutulması yaşayanlar vardı mesela...
Buna akıl tutulması demezsem, Hamdi Alkan'ın eşi Selen Görgüzel Alkan'ın, rol aldığı tiyatro oyununda yaşananları anlamlandırmam mümkün değil. Tutulmadır o deyip geçiyorum. Olayı kısaca özetleyeyim. Selen Görgüzel Alkan; 'Seviyorsan Git Ayrıl Bence' isimli bir oyunda rol alıyor. Oyundaki partneri de İrfan Kangı. Seyirciler arasında da belli ki Hamdi Alkan ve İrfan Kangı'nın eşi var. Rol icabı, İrfan Bey'in, Selen Hanım'ı öpmesi gerekiyor. İrfan Bey, oyunu durdurup seyirciler arasındaki Hamdi Alkan'a dönüyor ve "Abi sıkıntı olmaz di mi?" diyor, eşine de dönerek "Hayatım bu akşam eve dönebilecek miyim?" diye soruyor. Şakacı kişilik! Bununla kalmıyor yönetmene p..., senariste şerefsiz diyor. Yine şaka... Hakaret var, goy goy gırla, sulandırma başrolde... Adı da sanat! Bu minnak espri bulutundan sonra oyun devam ediyor. İzni aldı öpecek kadını.



Gülmece, güldürmece, dil üstünde kaydırmaca misali, hopppp Selen Görgüzel'i öpüyor. Rol icabı. Ama sanki öpmüyor da, güreşiyor gibi daha ziyade. Yani rolü de beceremiyor. Şakayı da...
Diyeceksin ki, onlar erdi muradına, yaptılar reklamlarını... Bak oturmuş yazıyorsun uzun uzun...
Ben de diyorum ki, böyle saçma sapan reklam yapma anlayışı çok gerilerde kalmadı mı...? Yok kalmamış, Selen Hanım bu durumundan pek memnun, "Ohhh magazine de malzeme olduk" diye gururla paylaşım yapıyor. Hamdi Alkan'ın oyuncu olduğunu bu vesileyle öğrendiğim eşi, gündeme gelmek için daha kaç takla atacak, kaç şekle girecek çok merak ediyorum.



TATLI ATARLILAR
Yasemin Sakallıoğlu'na bayılıyorum. Instagram'da, her gün bir doz olarak alıyorum, günüm güzel geçiyor. Kendisiyle barışık bir kadın. Böyle kadınların mizahı öyle güzel geliyor ki bana... Özellikle Karadenizli ev hanımı taklitleri yıkılıyor. Geçenlerde bir güzellik merkezinde makyaj yaptırmış. Yapan kişi de fotoğrafını çekmiş. Üstüne bir güzel uygulamadan fotoşop'u basmış. Yasemin olmuş Monica Belluci... Durum komik. Ama Yasemin Sakallıoğlu sinirlenmiş. Tatlı tatlı atar yapıyor, "Ben buradayım bitanem. Kimi kandırıyorsunuz? Siz yaptığınız makyaja bu kadar mı güvenmiyorsunuz?" diye soruyor. Haklı kadın.

ATARLI GİDERLİLER
Cenk Eren için demişler ki, Instagram'da takipçi sayısı az ama en çok ekstraya giden o... O da diyor ki, "Ah be güzel kardeşim, o işler takipçi sayısıyla olmuyor, uzun yıllar gerektiriyor." Kesinlikle bu atarı-gideri destekliyorum. Sayı değil, nitelik diyorum!

***

GÖZLERİM KEMAL SUNAL'I ARADI

Alkazar Sineması yenilendi. Hope Alkazar adıyla bir kültür sanat merkezi haline dönüştürüldü. Ve dijital sanatın dünyaca ünlü ismi Refik Anadol bu merkeze yaraşır bir çalışmaya imza attı. 'İstanbul'un köklü geçmişe sahip mekanlarından biri olan eski Alkazar Sineması rüya görseydi, bu rüya neleri içerirdi?' diye yola çıktı ve 150 Türk filmini izleyerek, geliştirdiği bir algoritmayla bir eser oluşturdu. Bu projeye Alkazar Rüyası ismi verildi.



ANADOL UMUTLU
Eserde Tarık Akan'dan Kadir İnanır'a, Şener Şen'den Cem Yılmaz'a Türk sinemasının hepimizin hayatına dokunan kareleri var. Ama tek bir kişi eksik... Anadol'la sohbetim sırasında öğreniyorum ki, Kemal Sunal filmlerinin birçoğunun haklarının sahibi olan Arzu Film, ustaya ait karelerin kullanılmasına izin vermemiş.
Ama Türk sineması hayranı biri olarak ben, tüylerimi diken diken eden Alkazar Rüyası'nda Kemal Sunal'ı görmeyi çok isterdim. Aslında hiçbir şey bitmiş değil, Refik Anadol, tıpkı mekanın mesajı gibi umutlu... Eğer izin engeli aşılırsa, bir kez daha görmek şart oldu!