Şahane bir İstanbul sabahı... Boğaz'ı gören harika evinde ya da İstanbul'un en lüks villa sitesinde, mevsimine göre, erguvan kokuları eşliğinde uyanmışsın... Bahçede köpeğin havlıyor, yeni günü selamlar gibi... Alt kattan harika kokular yükseliyor yatak odana kadar. Belli ki yardımcın Gül, kinoalı yoğurdunu hazırlamış, evin küçük beyi için de krep yapmadan duramamış...
Senin için kıpır kıpır... Dolaptaki en güzel elbiseyi seçip, en pahalı çantanı takman gerekiyor. Tabii ki en şık stilettolarını da giymelisin. Bottega Veneta marka clutch'sız (el çantası) olmaz, Fendi'siz sokağa çıkılmaz. Neyi seçsem, neyi seçsem... Derdin çok büyük!
Ama tüm bunları yaparken, bugün birileriyle pişti olmamak için algoritma hesabını iyi yapıp, parametreleri gözden geçirmen gerekiyor. Çünkü bugün önemli bir gün! Senin için tıpkı, ayın diğer bütün günleri gibi... Çok önemli işlerin var, çok meşgulsün, hemen hazırlanmalı ve evden çıkmalısın.
LANSMAN GURUSU
Ebegümeci Maden Suları'nın davetine katılman senin için küçük ama dünya için çok önemli bir hadise. Lansman sensiz olmaz... Çünkü herkes orada. Hüdaverdilerin sonradan görme gelini bile... Dedim ya herkes orada. Herkes dediğimiz sizin tayfadan 20 kişi canım, öyle çok kalabalık değilsiniz ama siz herkessiniz.
Event'çibaşı, lansman gurusu, başmüzakereci... Siz birbirinizin arkasını kollayan, her lansman el ele, diz dize, tanıtılan ürünü öperek poz verenlersiniz. Mottonuz, 'Hepiniz biriniz, biriniz hepiniz için.'
Siz olmasanız, maden suları, rimeller, peçeteler, bebek bezleri, cipsler, tornavidalar insanlara nasıl tanıtılır, bu ürünlerin ne kadar da muhteşem olduğu nasıl anlatılır? Yana yakıla sizi takip eden, Upper (Yukarı) Dudullu halkını bilinçlendirmek ana vazifeniz.
Sabah aynı 20 kişi, akşam aynı 20 kişi... El ele halay ekibi gibi, lansman lansman gezersiniz... Bugün senin lansmanın, yarın benim diye çetele tutarsınız. WhatsApp grupları kurarsınız, komün halinde ortaya çıkar, komün olarak evlere dağılırsınız...
Siz, benim güzel yurdumun saftirik markalarının vazgeçilmezi... Gönlümüzün kraliçelerisiniz...
Davetiniz çok, gününüz aydın olsun!
Nerede o, bir dergide yer almak için bile elli kez düşündüğünüz günler...
Markalar için küçük bir not: Yurdumun sevgili markaları, dünya değişiyor.
Aynı döngü içinde, hep aynı isimleri ağırlamaktan bıkmadınız mı? Açıkçası ben bir tüketici olarak, hep aynı isimler etrafında dönmenizden, onlar üzerinden kendinizi var etmenizden sıkıldım. Dünyanın en büyük markaları artık birkaç bin takipçisi olan, organik, bulunduğu kitle içinde sözü geçen insanlarla çalışmaya başladı. Kampüsün popüler çocuklarının peşindeler. Dünya markaları artık mikro influencer'ların peşinde... Eller aya, biz yaya ama...
CADILAR 'BEYRANI'MIZ HAYIRLARA VESİLE OLSUN
Kendimizi hiç kısıtlamadığımız, her tür kostümle yaratıcılığımızın sınırlarını zorladığımız, alter egomuzun bizi götürdüğü yere gittiğimiz, fetişizmin doruklarına tırmandığımız bir Cadılar Bayramı'nı daha idrak ettik çok şükür.
Yine yurdumuza yaraşır bir kültür renkliliği içinde kutlandı bayram. Antep'te genç kızlarımız cadı kostümüyle partiledikten sonra, kazınan midelerine beyrancıda bayram ettirdiler ve Cadılar Beyranı karesiyle tarihe geçtiler.
Defne Samyeli'nin 18 yaşındaki kızı, Playboy Mansions'ta kendine bir yer edinebilmek için bir cadıdan ziyade, küçük bir tavşan oldu...
Çita kılığına girmiş lise arkadaşım bile vardı... Yine yurtta, Kuzey Kıbrıs'ta ve Türki cumhuriyetlerde Cadılar Bayramı'nı yanlış anladık. Cadı olmaya çalışırken, ruhumuzun en gizli köşelerindeki başka şeyleri harekete geçirdik. Diğer türlü, o kostümleri açıklayamıyorum kendime.
Bir de bizim kapıya gelen tatlı cadılar vardı, ellerinde torbaları, şeker mi, şaka mı diyen... Galiba ülkemizde Cadılar Bayramı'nı sadece 13 yaş grubu anlayabildi... Gerisi beyran mı, bayram mı diye arafta kaldı.