2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nda İtalyan kadın boksör Angela Carini, Cezayirli Imane Khelif ile çıktığı maçta 46'ncı saniyede ringden çekildi.
Çünkü rakibinin erkek olduğunu düşündü ve bunu protesto etti.
Düşünsenize dört yılınızı Olimpiyat madalyası kazanmak için harcıyorsunuz ve karşınıza kadın mı, erkek mi, trans mı olduğuna otoritelerin bile tam karar veremediği birisi çıkıyor!
Imane Khelif 2023 IBA Kadınlar Dünya Boks Şampiyonası'nda, cinsiyet uygunluk testinde başarısız olduğu gerekçesiyle diskalifiye edilmişti.
Söz konusu durum Khelif'in olimpiyatlarda yarışmasına dair uluslararası düzeyde tartışmalara yol açtı.
Ancak Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) kriterleri doğrultusunda yarışmasına izin verildi.
İngiliz medyasında Khelif'in trans kadın değil, atipik bir testosteron seviyesine sahip biyolojik bir kadın olduğu ve bu yüzden yarışmasına izin verildiği yazıldı. Ama birçok spor otoritesi de Khelif'in normal bir kadından farklı olduğunda hemfikir.
Khelif'in maçlarını izlediğinizde bu farkı görüyorsunuz zaten!
Ve şimdi çeyrek finalde boksörümüz Busenaz Sürmeneli'nin rakibinin Khelif olma ihtimali var.
Sosyal medya şimdiden karıştı.
Bu satırların yazarı insanların cinsel yönelimlerine ve tercihlerine saygılı. İnsanlar nasıl hissediyorsa öyle yaşasın. Ancak insanları 'cinsiyetsizleştirme politikası'na karşıyım.
Ne yazık ki, bu politika medeniyetin en temel taşı aile kurumunu yıpratıyor.
'Cinsiyetsizleştirme politikası' Paris Olimpiyat Oyunları'nın açılış törenine de damgasını vurdu.
'Drag queen' (kadın kıyafeti giyip makyaj yapan erkek) performansı, Hz. İsa'yı konu alan 'Son Akşam Yemeği' tablosunun tasvir edildiği ve dini inanca saygısızlık yapıldığı gerekçesiyle Hıristiyanların da tepkisini çekti.
Cinsel kimliği ne olduğu tartışılan, biyolojik ve fizyolojik olarak bariz farklılıkları olmasına rağmen Khelif'in kadın boksörlerle maç yapmasına izin vermek son dönemde Batı toplumlarında büyük destek gören 'cinsiyetsizleştirme politikası'nın bir ürünü aslında.
***
OKULLARDAKİ BAĞIŞ TARTIŞMASI
Geçen gün bir arkadaşım, Milli Eğitim'in Adrese Dayalı Okul Kayıt sistemine göre çocuklarına çıkan okullara gittiğini ve kızı için ortaokul müdürünün 20 bin TL kayıt parası istediğini söyledi.
Eğer adrese dayalı sistemde çıkan okuldan farklı bir okula kayıt yaptırmak istiyorsanız, gideceğiniz okul gözde bir devlet okuluysa o zaman bağış rakamı 100 bine kadar çıkıyormuş.
Oysa İlköğretim ve Eğitim Kanunu 2. maddesine göre devlet okullarında eğitim için para ödenmemektedir.
Okul yöneticilerinin bağış adı altında istedikleri kayıt paraları kanuna aykırıdır ve haklarında yasal işlem başlatılmalıdır.
Arkadaşım bağlı olduğu İlçe Eğitim Müdürlüğü'nü aramış. Bir yetkili kanunda yazanı söylemiş ama okulların birçok ihtiyacı oluyor, gönlünüzden ne koparsa bağış yapabilirsiniz demiş.
Aslında birçok veli gücü yettiği oranda canı gönülden bağış yapıyor. Çünkü özel okullardaki astronomik fiyatları görüyorlar!
Sene içinde birçok etkinlikte veliler gönüllü oluyor. Okulun ve öğretmenin eksikleri velilerden toplanan paralarla karşılanıyor.
Ama para söz konusu olunca bazı okul müdürlerinin lüks arabalara binmesi dedikoduya yol açıyor.
Toplanan paranın okulun ihtiyaçları dışında harcandığına dair söylentiler yayılıyor.
Madem resmiyete dökülmemiş bir bağış sistemi var. O zaman resmiyete dökülsün.
Paranın nereden geldiği, ne kadar toplandığı ve ne kadar harcandığı resmi olarak kayıt altına alınsın!
Gerçekten ödeyecek durumu olmayan velilerden de kesinlikle bağış alınmasın. Bağış yapamayan veliler psikolojik baskıya maruz kalmasın.
Böyle bir sistem geliştirilirse o zaman her veli ödeyeceği parayı bilir, paranın doğru harcandığını görür ve böylece tartışmalar da ortadan kalkar!
***
KADINLAR, ERKEKLERİ GEÇİYOR
TÜİK'in yaptığı açıklamaya göre yıllardır değişmeyen erkek nüfus egemenliği 86 yıl sonra 2026'da kırılacak ve Türkiye'de kadın sayısı, erkek sayısını geçecek.
Bu yılda nüfusun 86 milyon 654 bin 276'a ulaşacağı öngörülürken, erkek nüfusu 43 milyon 314 bin 221 ve kadın nüfusu da 43 milyon 340 bin 55 olacak.
Kadın nüfusu, erkek nüfusundan 25 bin 834 fazla olacak.
Ve bu fark artarak devam edecek.
Nüfusun 2030'da 88 milyon 188 bin 221'e yükselmesi beklenirken, bunun 43 milyon 996 bin 753'ünü erkekler, 44 milyon 191 bin 468'ini kadınlar oluşturacak.
Böylece 2030'da kadın nüfusu, erkek nüfusunun 194 bin 715 kişi önüne geçecek.
Bu değişim dünyada benzer şekilde devam ediyor. Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde kadın nüfus erkeklerden yüzde 5 daha fazla.
Dünya çapında 125 ülkede kadın nüfusu erkekleri geride bıraktı. Erkek sayısının azalması fiziksel güç gerektiren iş alanlarında, tarım ve sanayi üretiminde zamanla sorun yaratabilir. Tabii bu açık robot teknolojisiyle kapanabilir.
Kadınların her zaman şikayetçi olduğu erkek egemen toplum böylece zamanla ortadan kalkacak gibi gözüküyor.
Yani dünya kadınlara kalacak.
***
ÇİN BÜYÜK SAVAŞA MI HAZIRLANIYOR?
Ünlü The Economist dergisi, Çin'in bu yılın ilk yarısında yaptığı yüklü alımlarla özellikle petrol, doğalgaz, bakır ve tahılda ciddi stoklar oluşturduğuna dikkat çekti.
Bunun, yeni jeopolitik gerginliklerin habercisi olduğu ve "olası bir savaşa karşı hazırlık" amacı taşıdığı iddiasında bulundu.
Olası Çin-Tayvan savaşının en önemli sinyali bu olabilir.
Ya da çok konuşulan 3. Dünya Savaşı'na hazırlık yapıyor da olabilirler.
ABD Başkanı Donald Trump bile savaşın çıkma ihtimalinden bahsediyorsa buna hazırlıklı olmalıyız.
Türkiye'deki devlet yetkilileri de savaş ihtimalinden bahsediyor.
Herhalde savaş döneminde ihtiyaç duyacağımız temel kaynaklar için alımlar da yapılıyordur!
***
Altyazı
"Pek çok insan boşluğun farkındadır; ama umutsuzluğu görmek cesaret ister." (Revolutionary Road)