İddiaya göre genç bir kız, süper mini etekle Anıtkabir'i ziyaret edip, fotoğrafını sosyal medyada paylaştı.
Ve sosyal medyada süper mini etekle Atatürk'ün kabri ziyarete edilir mi tartışması çıktı.
İşte yorumlardan bazıları:
"O cesur bir Cumhuriyet kadını."
"İsteyen istediğini giyer. Bırakın milletin kıyafetini diyeceğim ama pek bir şey giymemiş abla."
"İlgi meraklısı, kalitesiz ve saygısız bir kadın."
"Ne olursan ol, 'gel' demiş Mevlana. Biz hala kutuplaşmaya devam."
"Çarşafla gideni beğenmezsiniz, mini etekle gideni yerden yere vurursunuz. Anıtkabir'e nasıl gidileceğine kim karar veriyor?"
"Atatürk düşmanlarının saldırısına uğrayan hanım kız. İster mini etek giyer ister çarşafla gider sana ne? Kadınların varlığı size giriyor." SAHTE Mİ?
Fotoğrafta merdivenlerde oturanlardan kimse kıza bakmamış!
Fotoğraf fotoşop gibi duruyor. Yapay zekayla oluşturulmuş da olabilir.
Olayın aslı yakında ortaya çıkar.
Eğer fotoğraf gerçekse kız Anıtkabir'i kullanarak popüler olmayı başardı diyebiliriz.
Eğer fotoğraf sahteyse bu yılın ses getiren 'troll' girişimlerinden biri olabilir.
Peki, bu fotoğrafı gerçek kabul edelim ya da bu kız gibi biri bir gün Anıtkabir'i süper mini etek ya da seksi 'cosplay' kıyafetle ziyaret ederse ne olacak?
Yine yukarıdaki yorumlarda olduğu gibi mevzuyu tartışacağız.
Ne olursa olsun dünyanın her yerinde mezar veya anıt mezarlar genelde usturuplu, normal, ilgi çekmeyecek kıyafetle ziyaret edilir.
***
JOSE'YE SORULMAYAN EN ÖNEMLİ SORU
Jose Mourinho'nun basın toplantısı yabancı basının da ilgisini çekti.
Öyle ki, ünlü The Guardian gazetesi, 2021'de yılın spor yazarı seçilen Jonathan Liew'i basın toplantısını takip etmesi için İstanbul'a yolladı.
Basın toplantılarında kısa ve net sorular yöneltilir. Ama bizim futbol muhabirleri, engin futbol bilgilerini Jose'ye anlatma ihtiyacı duyarak uzun ve sıkıcı sorular yönelttiler.
Jose bir ara "Kariyerimin en uzun basın toplantısı" demek zorunda kaldı.
Liew de yazısında "O kadar uzun ve sıkıcı bir basın toplantısıydı ki sinekler bile yaşama arzusunu kaybetmişti" diye yazarak yaşanan saçmalığa dikkat çekti.
Jose'ye "Roma'daki gibi üçlü defans anlayışını uygulayacak mısınız?" gibi gerçekten merak edilen taktiksel sorular yöneltilmedi.
Bence sorulmayan en önemli soru; Ali Koç'un "Türkiye Kupası'na katılmayacağız" sözü hakkında Jose'nin ne düşündüğüydü.
Jose gibi halı saha maçını bile kazanmak için her şeyi yapacak bir 'winner' teknik direktör getirip onu Türkiye'de çifte kupa kazanma ihtimalini ortadan kaldırmak garip bir durum.
Bu soru sorulsaydı bence Jose önce Ali Koç'a dönüp "Gerçekten bunu dediniz mi?" diye bir bakış atardı!
Fenerbahçe gibi büyük kulüpler için tek bir hedef vardır; her maçı kazanmak ve kazanılacak ne kadar kupa varsa da onlar için mücadele etmektir!
Bazı Fenerbahçeliler "Biz bu sene lige ve Avrupa kupalarına odaklanacağız" diyorlar.
Ama şansız kurallar çekip en zor rakiplere düşüp Avrupa arenasından erken ayrılma ihtimali de var.
Kurulacak geniş kadro için sadece Süper Lig maçları kalırsa, oynama şansı bulamayan futbolcular kriz yaratabilir.
KUPAYI DA İSTER
En önemlisi Türkiye Kupası'nda rotasyona gidilerek tüm kadronun hazır tutulma ve maç ritmi oluşturma avantajı var.
Ayrıca Koç bu kararı alırken kombine bileti olanların fikrini sordu mu? Taraftar takımını her kulvarda mücadele ederken görmek ister!
Ali Koç'un takımın geçtiğimiz yıl ligde adil olmayan bir mücadelenin içinde yarıştığı görüşüne katılıyorum.
Ve Koç'un her maça her kupaya talip olan 'winner' bir kişiliğe sahip olan Jose'nin de etkisiyle aldığı bu yanlış karardan döneceğini düşünüyorum.
***
DİJİTAL PLATFORMLARA YAPTIRIM
Geçtiğimiz yıl Kanada hükümeti Google ile yaptığı anlaşmayla şirketin haber içeriklerini platformlarında kullanmaları karşılığında Kanadalı medya yayıncılarına yıllık 74 milyon dolarlık katkıda bulunmasını sağlamıştı.
Kanada hükümeti medyanın hakkını Google'dan aldıktan sonra eli büyüttü ve internet devlerinden yeni bir istekte bulundu.
Yerel haberleri ve diğer yerel içerikleri desteklemek için yılda 200 milyon dolar toplaması beklenen bir program kapsamında büyük çevrimiçi yayın hizmetlerinin (Netflix, Spotify gibi) Kanada gelirlerinin yüzde 5'ini hükümete ödemesini istedi.
Bu parayla sadece haberciler değil film, dizi, belgesel yapımcıları da desteklenecek.
Fransa da 2021 yılında Netflix, Amazon, Disney+ gibi dijital video platformlarına yaptırım kararı almıştı. Bu platformlar yıllık cirolarının yüzde 25'ini Fransız sinema sektörüne aktaracaklardı.
Dijital platformlar girdikleri ülkelerdeki ulusal sinemaya darbe vurdukları ve sinema salonlarının kapanmasına neden oldukları için Fransa, Kanada gibi ülkeler bunun bedelini istiyor.
Dünkü yazımda Türkiye'de sinemada izleyici sayısının 2023 yılında yüzde 13 azaldığını yazmıştım.
SALONLAR KAPANIYOR
Bunun en büyük nedeni dijital platformlar.
Ülkemizde sinema salon sayısı her yıl düşüyor!
85 milyonluk Türkiye'de 79 ilde toplamda sadece 368 sinema yer alıyor. Bu 368 sinemada 2 bin 129 perde, toplamda 245 bin 791 koltuk bulunuyor.
Salon sayısı düştükçe milli sinema sektörü zarar edecek.
Dijital Telif Yasası'nın çıkması için medyada benim kadar çok yazan yok herhalde.
Google gibi internet devleri devasa reklam gelirinden medyamıza kırıntılar bırakıyorken niye köşe yazarları bu konunun üzerine gitmiyor, TV programlarında tartışılmıyor bir türlü anlamıyorum.
Bu yasa çıkmazsa önce medya sonra sinema ve dizi sektörleri kaybedecek!
Ve bir gün gelecek Google gibi internet devlerinin istediği medya içerikleri yayımlanacak.
Yapımcılar ve yönetmenler sadece dijital platformların istediği konseptte düşük bütçeli, vasat yapımlar çekmek zorunda kalacaklar.
***
Altyazı
"Neye kalkıştığınla değil, neyi başardığınla yargılanırsın evlat." (Boardwalk Empire)