Depremde habere ulaşmada medyanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.
Depreminin yıkıcı gücünü yapılan haberlerle daha iyi anladık. Böylece dünyanın Türkiye için seferber olması sağlandı.
Sahadaki muhabirler, enkaz altında yardım bekleyenler ve bölge halkının acil ihtiyaçları için kritik bilgileri paylaştılar.
Enkazdan çıkarılanların görüntülerini haberciler sayesinde izledik. Ağladık, sevinç gözyaşları döktük.
Habercilerin geçtiği kurtuluş öyküleri umut oldu. Kurtarma ekipleri motive oldu, vatandaşlar kenetlendi, yardımlar yağdı.
Muhabirler, spikerler, kameramanlar, teknik elemanlar dondurucu soğukta, çok zor şartlarda çalışıyorlar. Depremin ilk günlerinde birçok haberci araçlarda uyudu.
Elbette canlı yayında haber geçme telaşıyla hatalar yapılmış olabilir.
Bazı küçük hatalardan yola çıkarak haber emekçilerini karalamaya çalışanlar haksızlık ediyorlar.
Sıcacık evlerinden ahkâm kesenler, tweet atmaya benzemiyor bu iş! O soğukta enkazların arasında haber geçmek gerçekten zor iş.
Sosyal medyanın da gücü yadsınamaz. Haberler, yardım çağrıları sosyal medyanın gücüyle daha hızlı yayıldı.
Birçok medya kuruluşu gibi Sabah gazetesi, ATV, A Haber başta olmak üzere Turkuvaz Medya grubu çalışanları haber geçmek için insanüstü bir çaba gösterdiler. Haber yaparken hayat da kurtarmaya çalıştılar. Sahadan etkileyici haberci öyküleri geliyor. Bunları daha sonra belgesellerde izleyeceğimize eminim.
ATV ve A Haber, depremin vurduğu 10 ilden kesintisiz 24 saat yayın yapma başarısı gösterdi. İyi organize oldular, haber stüdyolarını hemen deprem bölgesine taşıdılar.
NTV, Habertürk, CNN Türk, TRT Haber, FOX, Halk TV gibi TV kanalları, Anadolu Ajansı, DHA haber ajansları, gönüllü sosyal medya muhabirleri vs. deprem bölgelerinden haber geçen herkese şükran borcumuz var. Basının, haberciliğin dördüncü güç olduğunu bir kez daha gösterdiler.
Zor günlerden geçen, reklam gelirleri azalan medyanın 24 saat haber aktararak kamu hizmeti sunmasının ne kadar önemli olduğunu da gördük.
İyi ki varsınız, teşekkürler tüm haber emekçileri.
***
EKSPERTİZ RAPORU ARABAYA VAR, EVE NİYE YOK?
Ekşisözlük'te biri şöyle yazmış: "Araba alırken türlü türlü ekspertize sokan. Her yerine baktıran... Tavanda ufak bir çizik olsa 'takla atmıştır bu' diyerek arabayı almaktan vazgeçen tipler, ev alırken acaba bu ev ne kadar sağlam diyerek ekspertiz yaptırmayı düşünmüyor bile."
Çok doğru bir tespit. 500 bin liralık bir otomobili en ince detayına kadar incelerken, 3-4 milyonluk ev alırken aynı özeni neden göstermiyoruz?
Aslında bir yapıya iskân verilmişse denetimden de geçmiş demektir.
Ama birkaç yıl önce deprem yönetmeliğine uygun yapılmış evlerin kâğıt gibi nasıl yıkıldığını bu son depremde gördük.
Evi kredi çekip aldığınızda bankanın istediği ekspertiz onayı alınıyor ama o onayda satılan dairenin mimari proje ile uyumluluğu tespit ediliyor.
Bina yapılırken tutanak tutulduysa bu raporda belirtiliyor.
Binaya yüzeysel bir şekilde bakılıyor, emlak değeri belirleniyor vs.
Yani ekspertizler binanın deprem dayanıklılığını ölçmüyor. Betondan örnek edilip test edilmiyor.
Ayrıca peşin ev alanlar bankaların istediği formalite ekspertiz raporuna bile ihtiyaç duymuyorlar.
Yaşadığımız bu son deprem felaketinden sonra artık satılan evler hakkında depreme dayanıklılık konusunda uzman ekspertiz raporunun alınması şart koşulmalı.
İnsanlar en azından nasıl bir ev aldıklarını, depremde yıkılma risk oranını öğrenmiş olurlar.
Çürük evlerin hak ettiğinden fazla fiyata satılmasının da önüne geçilir. Binalar risksiz, az, orta ve çok riskli diye derecelendirilir ve ona göre fiyatlar belirlenir.
Depreme dayanıklılık ekspertiz raporu için kanun çıkarılırsa sağlam evlerin yapılmasının da önü açılır!
***
'CENNETTEN BİR KARE'!
Hatay'ın Antakya ilçesinde 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans, depremde yerle bir oldu. Enkaz altında çok sayıda kişi kaldı.
Rezidansı yapan şirketin, 2013'te sosyal medyadan fotoğraflarını paylaştığı rezidans için 'Cennetten bir kare' yazdığı ortaya çıktı.
İnsanlar yeni, depreme dayanıklı diye satın aldıkları ya da kirada oturdukları rezidansın enkazı altında can verdi!
Rezidansı yapanların yurt dışına kaçtığı iddia edildi.
Dün de yazdım; depremde yıkılan yeni binaları yapanlara, çürük binalara ruhsat verenlere yurt dışına çıkma yasağı getirilmeli.
Kaçanlar için de kırmızı bülten çıkarılmalı.
Halk bu vicdansızların yargılanmalarını istiyor.
***
YARDIM EDERKEN DOLANDIRICILARA DİKKAT EDİN!
Deprem bir kez daha Türk milletinin nasıl yardım sever olduğunu gösterdi. Şirketlerden sanatçılara, asgari ücretliden kumbarasını yollayan çocuklara kadar herkes elinden geldiğince yardım ediyor.
Öte yandan depremi fırsat bilen dolandırıcılar, başta AFAD olmak üzere bazı STK'ların sahte adreslerini, internet arama motorlarında reklam vererek liste başında gösteriyorlar.
Vatandaşın karşısına ilk bu sahte siteler çıkıyor. Bağış yapmak için linklere tıkladıklarında ise dolandırılıyorlar.
Yok, böyle bir vicdansızlık!
Durum fark edilince siber suçlar ekipleri müdahale etti. Bu siteler internetten kaldırıldı. Lakin sürekli yeni sahte siteler açılıyor.
Aslında bu biraz da Google gibi belli başlı arama sitelerinin dolandırıcılardan bile para kazanma hırsından kaynaklanıyor. Ne hikmetse bu sorun bir türlü çözülemiyor.
Bağış yapmak isteyenler, önce güvenilir kurumların doğru internet sayfalarını bulmalılar, kurumların bağış yapma yetkisinin olup olmadığı valilikten teyit etmeliler. Verilen IBAN numaralarının gerçekten o kuruma mı ait olup olmadığı da araştırılmalılar.
***
Altyazı
"Jesse James'i vurmuş olman, seni Jesse James yapmaz." (Breaking Bad)