Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Bir gemide altı kaptan olur mu?

Son toplantı 10 saat sürünce 'Altılı Masa' bu sefer gündem olmayı başardı!
Ne konuşulduğuna dair ilk bilgi Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu'ndan geldi: "Şu andan itibaren Cumhurbaşkanı ismini konuşmanın vakti geldi."
Seçime dört ay kala mı? Daha konuşmadınız mı?
Aceleleri yok! Ocak ayının sonuna kadar bekleyeceklermiş ama tek aday açıklayacaklarmış!
Öte yandan bu son toplantıda seçim sonrası görev dağılımını netleştirmişler. Davutoğlu, "Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçlerinin içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak. Bu büyük bir teminat."
Bu teminatı aldılarsa bravo!



Yani yüzde 1 oyu bile olmayan Demokrat Parti, yüzde 2,8 oyu olan Gelecek Partisi, yüzde 2,3 oyu olan DEVA ve yüzde 1,6 oyu olan Saadet Partisi'nin yüzde 25 oyun olan CHP ile eşit temsil hakları olacak.
Bu dört partinin oylarını toplasanız bile barajı aşıp, aşamayacakları kesin değil!
Kılıçdaroğlu'nun pazarlık becerisine hayran kaldım!
Eğer her kararda altı partinin imzası gerekiyorsa bu gemi nasıl gider?
Şu anda bile İstanbul Sözleşmesi, Suriye politikası, göçmen sorunu, tarikatların durumu ve Kürt politikasında farklı fikirlere sahip olan 'Altılı Masa', seçimi kazanırsa nasıl ortak hareket edecek?
Bir gemide altı farklı kaptan, altı farklı fikir hangi ortak noktada buluşacak?
Cumhurbaşkanı bir karar alırken yüzde 1 oyu olan parti liderinden onay bekleyecek öyle mi?
Cumhurbaşkanı'nın kim olduğu önemli değil, altı lider ülkeyi yöneteceğiz diyorlar yani!
Belki de HDP'ye özerkliğin kapısını açan 'yerel yönetimleri güçlendirme' hediyesi verdik mi oldu bu iş diye düşünüyorlar!
'Güldür Güldür Show'da 'Ne yaparsak muhalefette kalmayı başarırız' diye bir skeç vardı. İşte onun formülünü bulmuşlar; altı kaptanlı gemi!
Bu plan tutsa bile iki yıl sonra seçime giderler!
Hoş geldin kaos!

***


KİMİ BAĞLAR?
CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, açılım sürecine, FETÖ'nün kumpaslarına verdiği destekle bilinen, sosyal medyada PKK yanlısı paylaşımlar yapan eski Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi'yi yakasına rozet takarak başdanışmanı olarak atamıştı.
Ve Elçi danışman olarak ilk röportajını PKK'ya yakın yayın organlarından Rudaw'a verdi ve özerklik istediğini açıkladı.
Bu durum CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak'a soruldu ve o da "Elçi'nin açıklamaları partimizi bağlamaz" dedi.
Kürtlerden oy alacağım diye PKK sempatizanını danışman yapıyorlar sonra da "Bizi bağlamaz" diyorlar!



CHP'yi bağlamıyorsa, kimi bağlar? Fiber bağlantı kuran Turkcell'i mi?
Elçi özerlik istediğini bir kahvehanede yapmadı ki! Rudav TV muhabiri Türkiye'ye çağrıldı. CHP Genel Merkezi'ndeki salona kameralar kuruldu.
Salondaki Türk bayrakları kaldırıldı! Yani planlı programlı bir röportaj bu.
Sonra aynı salona Türk bayrakları konuldu ve Öztrak, "Bizi bağlamaz" dedi.
Bağlamıyorsa Elçi niye baş danışman? Bağlamazsa o zaman isteyen herkes CHP'nin Genel Merkezi'nde konuşma yapsın!
Atatürk'ün partisini resmen esir aldılar!
Nasıl olsa İzmir Marşı'nı çaldık mı Kemalist seçmen tıpış tıpış sandığa gider diye düşünüyorlar!
Öyle de olmuyor mu?
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını partiye ve belediyelere doldurdular!
Kim ses çıkardı?

***


BİR ÜLKEYİ TANIMAK İSTİYORSAN...
Manisa-Salihli'de Aytuğ Demir'in, (35) 2 yaşındaki oğlu Batu Demir, Gülnar Sitesi yakınlarında su bulma amacıyla açılan ve yaklaşık 60 metre derinliği olduğu tahmin edilen artezyen kuyusuna düştü.
Baba Demir, oğlunu kurtarmak için arkasından kuyuya girdi. Ve ikisi de hayatını kaybetti.
Site yöneticisi Hamza A. ile kaçak sondaj yaptığı öne sürülen Vasfi Ç, gözaltına alındı.



Ünlü yazar Albert Camus ''Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" der.
Yıl olmuş 2023, memlekette hala insanlar kuyuya düşüp hayatını kaybediyor!
Bu kadar derin kuyunun nasıl ağzı açık bırakılır? Evlere yakın kocaman kuyu açtık, çoluk çocuk düşer diye niye düşünmezler?
Bu tarz ölümcül tuzaklar kuranlara içeride bol bol düşünecekleri cezalar verilmeli.
Ne yazık ki, taksirle ölüme sebebiyet vermenin cezası düşük!

***


SAVAŞ HELİKOPTERİ KULLANAN PRENS
İngiliz kraliyet ailesindeki görevlerinden feragat eden Prens Harry'in 10 Ocak'ta çıkacak 'Spare' adlı anı kitabından bazı bölümler basına sızdı.
Prens Harry, Afganistan'da girdiği çatışmalarda öldürdüğü 25 kişiyi "İyileri öldürmeden ortadan kaldırılan kötüler" diye tanımlıyor.
Ve kendini şöyle savunuyor:
"İlk günden itibaren amacım Taliban'a ve sadece Taliban'a yakınlarda siviller olmadan ateş edip etmediğim konusunda hiçbir şüphe duymadan yatağa girmemekti. Afganistan'da 25 kişiyi öldürdüm, beni tatmin eden bir sayı değil." Prens Harry'ye şu soruları sormak isterdim:
Kime göre iyi, kime göre kötü?



25 kişinin de kötü olduğuna nasıl emin olabiliyor?
Savaşta askerlerin genellikle kaç düşman öldürdüklerini bilmediklerini ve gelişigüzel ateş ettiklerini belirten Prens Harry, ancak Apaçiler ve dizüstü bilgisayarların olduğu bu çağda, kesinlikle kaç düşman savaşçıyı öldürdüğünü söyleyebileceğini ifade ediyor.
Sevin ya da sevmeyin tam savaşın ortasında kalmış bir askerin açıklamaları bunlar.
Prens Harry, son dönemde eşinin kuklası bir reality show yıldızı gibi görünüyor. Ancak saraylarda büyüyen bir prensin Apaçi savaş helikopteri kullanması ve Afganistan'da savaşması gerçekten ezber bozan bir hadise!
Dünyada kaç siyasetçinin, hatta komutanın oğlu ateş hattında Apaçi helikopteri kullandı?

***


Altyazı
"Ölüler sadece bir şeyi bilirler; yaşamak daha iyidir." (Full Metal Jacket)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA