Acun Ilıcalı mesai saatlerine isyan etti: "Bir gün elimde bir güç olursa mesai saatlerini 10.30'da başlatmayı düşünüyorum. Niye sabah bu kadar erken kalkılıyor anlamış değilim. Niye sabah 8 trafiği var? İnsanlar uyusun ya..."
Gerçekten de birçok insan sanki şafak vakti baskına giden polisler gibi yollara düşüyor!
Metrobüse, metrolara doluşuyor. Bir poğaça, çayla güne başlıyor!
Ebeveynler işe erken başladığı için çocuklar da hava aydınlanmadan okulun yolunu tutuyor! İlk ders uykulu gözlerle öğretmenlerini dinliyorlar.
"Yüre be Acun, arkandayız!" Demek geldi içimden ama Acun kendi çalışma ortamından yola çıkarak bu açıklamayı yapmış!
Medya sektöründe mesainin kaçta başladığı değil, kaçta bittiği önemlidir! Ama bir bankacı, öğretmen ya da fabrika işçisi için ise işin erken başlayıp, erken bitmesi önemlidir.
Bir fabrika çalışanı 10.30'da işe başlayıp akşam 21.00'de paydos etmeyi mi yoksa işe erken başlayın 18.00'de evin yolunu tutmayı mı tercih eder?
Aslında trafiğin yoğun olduğu İstanbul'da işe gidişte ve ev dönüşte geçen zamanı da hesaba katmak gerek!
VERİMİ ARTIRIR
Bazıları saat 09.00'da iş başı yapmak için bazen bir buçuk, iki saat önceden yola çıkıyor! Akşamda köprü trafiğine takıldı mı, kendine ayıracak zamanı bile kalmıyor!
Asıl tartışmamız gereken iş verimi! Bazı kamu kuruluşlarında örneğin mesai 08.30 ya da 09.00'da başlanıyor ama kahvaltı, sohbet vs. işe yoğunlaşmak saat 10.00'u buluyor. Öte yandan bir fabrikada işçi fabrikaya girdikten 10 dakika sonra işe hemen başlıyor!
Peki, çalışanları saat 08.30'da işyerine doldurmak da iş verimi artırıyor mu? Yapılan işe göre değişir. Bazıları için en verimli çalışma saatleri 09:30-16:00 arasıdır. Yapılacak işin saatini hesaplamak daha akıllıca. Örneğin kamuda çalışan bir memur üç saatlik bir işi bütün bir güne yayabilir.
Bazı ülkeler haftada 4 gün çalışmayı test ediyor. Bunun iş verimini artırdığını gören bazı firmalar dört gün modeline geçiyor. Dört günlük iş modelinde ise çalışma saatlerinin süresi uzuyor ama üç gün tatil çalışanları mutlu ediyor. Özetle bu konu çalışılan işe göre değişir ama bir kural hiç değişmez; çalışan mutluysa iş verimi artar!
***
İSTANBUL'DA OTOMATİK PİLOT TUTAR MI?
Almanya'da polis, otobanda 110 km/s hızla giden araçta şoförün olmadığını görüyor.
Sonra polis, şoförün koltuğunu yatırıp aracının otomatik pilot özelliğini açtığını anlıyor. Aracı kenara çekmeye çalışıyorlar, korna çalıyorlar ama otomatik pilot tam gaz yoluna devam ediyor. Aracı 15 dakika sonra durdurabiliyorlar.
Tesla'nın otomatik pilot özelliğinde direksiyonu tutmanız lazım ama uyanık şoför direksiyona ağırlık bağlamış.
Ve sürücünün uyuşturucu kullandığı ortaya çıkmış.
Sürücünün uyuşturucunun etkisiyle araç sürmektense otomatik pilota devreye sokması iyi olmuş.
Bizde otomatik pilotlu araçlar yaygınlaşsa her akşam haber bültenlerine birkaç vaka yansır.
Sırf hava atmak için direksiyonu tutmadan video çekenler olur.
İstanbul'daki gibi her karış boşluk için savaşılan, makas atanlarla dolu yoğun bir trafikte Tesla'nın otomatik pilotu muhtemelen arıza verir.
***
KİRADA ARABULUCU YÖNTEMİ
Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuk kapsamına alınacak.
Kira anlaşmazlıklarından açılan davalar gereksiz yere uzuyordu. Geç alınmış doğru bir karar.
Arabuluculuk sistemi devletin açıkladığı oranın üzerinde kira artışı isteyen mülk sahiplerini dizginler.
Kimse kiracısını haksız artışa mecbur bırakmaz.
Bu sistemle sözleşmesi bittiği halde evden ya da iş yerinden çıkmak istemeyen kiracılar da daha çabuk mülkü boşaltır.
Bundan sonra yapılan kira sözleşmeler daha çok özel madde konur! Herkes sözleşmeye sadık kalır.
Kiracı ve mülk sahibi uzun sürecek davanın avukat masrafından kurtulur.
Bazen taraflar pazarlıkta yüzde 5 artış için bile birbirine giriyordu.
Böylece birçok anlaşmazlık dava açmaya gerek kalmadan bir orta yol bulunur.
Adı üstünde arabulucu, arayı bulur!
***
TATAVA YAPIYOR!
İngiliz Kraliyet ailesinden ayrılarak ABD'ye yerleşen Sussex Dükü Prens Harry, 10 Ocak'ta yayımlanacak kitabı öncesi verdiği röportajda, babası İngiltere Kralı 3. Charles ve ağabeyi Prens William'ı 'geri istediğini' belirtti.
Yok, Kraliyet kuralları sıkıcıymış, yok baskı altında kalmışlar! Ona bu aklı veren eşi Megan Markle!
Karı koca ne çok kafa ütülediler değil mi?
Çift olarak hep gölgede kalmak yerine, Kraliyet Ailesi'ne başkaldırıp, TV programları, belgeseller, kitaplar ve röportajlarla hem güzel para kazanmayı hem de popüler olmayı tercih ettiler.
TV programları, belgeselleri çok izlesin diye Kraliyet Ailesi'nden tamamen kopmak da istemiyorlar!
Prens Harry şimdi de hem kitabın reklamını yapıyor hem de "Bizi kötü kişiler olarak göstermenin daha iyi olduğunu düşünüyorlar. Aile istiyorum, kurum değil" diyerek duygu sömürüsü yapıyor.
Bir eli yağda, bir eli balda! Ayrıcalıklı ve çok zengin olarak dünyaya gelmiş bir prense tatava yapmak hiç yakışmıyor!
***
KARAGÜMRÜK PELE STADYUMU!
Efsane futbolcu Pele'nin cenaze töreninde FIFA Başkanı Gianni Infantino, her ülkenin bir futbol stadyumuna Pele'nin adını vermesini istedi.
Örneğin 'Karagümrük Pele Stadyumu' gibi isim koyulmasını istiyor galiba! Hem de her ülkede!
Söylemesi kolay! Ver parasını yapsınlar! Stadyumların isim hakkı artık değerli.
Pele'ye saygımız sonsuz ama adı yolsuzluklara karışmış Infantino istedi diye her ülkede bir stadyuma Pele ismi koymak saçmalık!
İsteyen koyar, isteyen koymaz.