Yale Üniversitesi'nin yayımladığı, '2012 Dünya Çevre Performansı Endeksi'ne göre; Türkiye genel değerlendirmede 132 ülke arasında 109'uncu sıradaymış.
Yine aynı çalışmaya göre ülkemiz 'Biyoçeşitliliği ve doğal alanları koruma'da ise; 121'inci sıradaymış...
Durum o kadar vahim ki; Libya, Irak gibi küme düşme potasındaki ülkeler arasındayız. Dikkatinizi çekerim bu iki ülke savaştan yeni çıktı!
Evet, ekonomimiz iyi. Avrupa ülkeleri krizle boğuşurken hızla büyüyoruz ama zihniyet aynı! Artık para var ama doğa sevgisi yine yok, çevre bilinci ise yerlerde sürünüyor!
İSTANBUL'UN KOKUSU
Yaşadığım yer olduğu için İstanbul'dan örnek vereceğim. Şehir merkezinde nefes alacak, depremde sığınacak yeşil alanlar bile yok. Olanları da AVM ve otel yapıyoruz.
İki küçük oğlum var. Ailece ne zaman Beşiktaş'ta dışarı çıksak eşimle kavga edip eve dönüyoruz. Çünkü bu şehir bunaltıyor insanı; ne yeşillik var, ne de yürüyecek bir kaldırım.
Geçen pazar kaldırım olmadığı için çocuk arabasıyla yola inmek zorunda kaldım, az daha koca bir cip üzerimizden geçiyordu! Yemin ediyorum, o an elimde bir AK 47 olsa etrafı tarardım. Bu şehir çıldırtıyor insanı...
En çok vergiyi veren İstanbullu; Türkiye'yi sırtında taşıyor ama ahalisi sefil bir hayat sürüyor.
Yine ağlak cümleler kurmaya başladım, yazarken bile bunalıyorum. Milliyet'ten Gülüm Dağlı'nın, Selim İleri ile yaptığı röportaj geliyor aklıma. "İstanbul projeleri hakkında düşünceleriniz nedir?" sorusuna İleri; "Haydarpaşa için düşüncelerimi vaktiyle yazmıştım. Kimsenin umuru olmadı. Ben de düşüncelerimi kendime saklamayı öğrendim" yanıtını vermişti...
"ANILARIM YETER"
Yazmanın hiçbir anlam ifade etmediğini görmek daha da koyuyor insana! Emek'i, Haydarpaşa'yı ilk yazanlardan biriyim ama artık tek kelime bile yazmıyorum.
İleri'nin dediği gibi, "Hiç değilse anılarım yeter bu kenti sevmeye"
İstanbul'u anılarda sevmek! Yenisine alışmak ise, Halil Sezai'nin çektiği acı gibi...
Yazıya yine Selim İleri ile noktayı koyalım: "İstanbul bahar kokardı. Bazı roman adları geliyor aklıma: 'Erikler Çiçek Açtı', 'Leylakların Altında', 'Sarmaşık Gülleri', 'Bülbül Yuvası'...
Bugün İstanbul'da hangimiz böylesi bir roman adı yakalayabiliriz acaba?!"
