Bayburt ve Picasso kelimelerinin bir arada kullanılabileceği bir cümle kur desen, sanırım o kadar zorlanırdım ki... Fakat gerçek hayatta bu imkansızlık, haber sayfalarını süslerken karşıma çıktı. 6 milyon Euro'ya satılmak üzere olan, Picasso'ya ait olduğu iddia edilen bir tablo, Bayburt'ta bir operasyonda ele geçirilmiş. Evet, yanlış duymadınız: Bayburt ve Picasso! Kim derdi ki bu iki kelimeyi bir gün aynı haberde göreceğiz? Düşünsene, Picasso'nun o fırçasıyla şekil verdiği, Avrupa'nın sanat dolu sokaklarında değil, Bayburt'un sessiz bir köşesinde bir yer altı operasyonuyla gün yüzüne çıkan bir eser!
ESER GERÇEK Mİ?
Tam da Hollywood'a taş çıkaracak bir senaryo… Hem sikkeler hem Bizans dönemi objeleri hem de Picasso, adeta müzelik bir macera. Belli ki kara paranın rotası sadece kıyı şehirlerindeki yat limanlarında değil, Bayburt'un derinlerinde kazılan kuyularda da son buluyor.
Operasyon sonucu yakalanan 21 şüpheliden 19'u ifadelerinin alınmasına müteakip serbest bırakılırken, 2 şüpheli ise mahkemece denetimli serbestlik kararıyla bırakıldı. Sanırım biz Picasso olduğunu bilmiyorduk dediler ifadelerinde.
Tabii bu işin komik tarafı, tabloya el konulduktan sonra gerçek mi değil mi sorusunun havada kalması. Eğer tablo gerçekten Picasso'ya aitse, sanat tarihçileri bu işten biraz sıkıntılı çıkacak. Eğer değilse... Eh, en azından Bayburt'un bir Picasso'luk heyecanı oldu! Yani demem o ki, sanat ve kara para peşindeyseniz, Madrid ya da Paris'te değil, Bayburt'un derinliklerinde kayıp hazineler aramaya başlasanız iyi edersiniz. Sanat dünyasının sınırlarını zorlayan bu tür 'eserler' her an her yerden çıkabilir. Picasso'nun meşhur tablosu bile.
KARA PARA NEDEN SANATI TERCİH EDİYOR?
Sanat dünyası, estetik değerlerin ve yaratıcılığın merkezi olmanın ötesinde, zaman zaman finansal manipülasyonların da sahnesi haline geliyor zaman zaman. Bir tablo neden kara para aklamanın baş tacı haline geliyor diye düşündürdü Bayburt ve Picasso haberi. Bir sanat eserini piyasadan satın alırken aşırı yüksek bir fiyat belirlemek, kara para aklayıcılarına 'temiz para' gibi görünen büyük meblağlar kazandırabilir. Örneğin, 5 milyon dolar değerindeki bir tabloya müzayedede 50 milyon dolar teklif etmek, sadece dikkat çekici bir manşet yaratmakla kalmaz, aynı zamanda büyük miktarda parayı meşru gösterir. Uluslararası müzayede evleri, sanat piyasasının en güçlü oyuncularıdır ve bu evlerde yapılan satışların genellikle sıkı bir denetimden geçtiği söylenir. Sahiden sıkı denetim gerçekleşiyor mu?
Bence maliye bu konuda da bir araştırma yapsa fena olmaz. Çünkü bazen kimin, hangi amaçla, ne kadar ödediği konusunda belirsizlikler olabiliyor. Bu belirsizlik de kara para aklayıcılarına 'yasal' bir zemin sağlar.
Birçok koleksiyoner, sanat eserlerini isimleri açıklanmayan özel koleksiyonlarda veya offshore hesaplarla ilişkilendirilen vakıflar aracılığıyla saklar. Bu tür sistemler, eserin gerçek sahibini gizlemeyi kolaylaştırır ve kara para trafiğini takip etmeyi zorlaştırır.
Kara paranın sanat dünyasına bu kadar güçlü bir şekilde nüfuz etmesi, kültür ve sanata zarar verebilir mi? Kesinlikle evet. Şişirilmiş fiyatlar, sanat eserlerinin gerçek değerini gölgede bırakırken, bu durum sanat piyasasında balon oluşmasına neden olabilir.
DENETİM ŞART
Gerçek sanatçılar ve koleksiyonerler, finansal manipülasyonların arasında kaybolabilir ve bu da sanat dünyasının itibarını zedeleyebilir.
Mesela müzayede evlerinde yapılan satışların kimlik doğrulama süreçleri sıkılaştırılabilir. Ülkeler arası bilgi paylaşımı, sınır ötesi sanat ticaretindeki denetimi artırabilir. Sanat eserleri alım satımlarında daha net ve sıkı bir vergi politikası uygulanabilir.
Kesinlikle sanat eseri satışlarına bir denetim gelmeli.