Son dönemde bahis çetelerine karıştığı iddia edilen ünlü isimlerin sayısı artarken, toplumun dikkatini bu konuya çeken bir gerçek var: Herkes bir 'arkadaş kurbanı' mı, yoksa bu bir tercih mi? Bağımlılıkların, özellikle de bahis gibi anlık hazlara dayalı olanların, insanın iradesine saldırdığı doğru. Ancak işin en çarpıcı kısmı, her bireyin bu yolda attığı adımları bir seçim olarak görüp görmemesi. Bahis bağımlılığı yaşayan ünlüler haberlere konu olan kişilerle sınırlı değil, dahası var. Herkesin ilginç bir şekilde bir ilgisi merakı var bu işe. Onlara göre, kötü niyetli çevreleri ve yanlış yönlendirmelerle bu dünyaya çekilmişler. Ancak bu anlatı, gerçekte ne kadar doğru?
İradeyle hareket etmek, insanın en temel özelliklerinden biridir. Her adımımızın bir sonucunun olduğu gerçeği, bahis gibi tehlikeli bir alanda da geçerli. Dolayısıyla 'kurban' rolü, burada pek de geçerli değil. Onlar da herkes gibi sonuçlarını bilerek bu dünyaya adım atıyorlar. Bağımlılıkla başa çıkmak elbette zor. Ancak kişisel iradenin rolünü unutmamak, bu mücadelede atılacak en önemli adımlardan biri. Telefonda oyun oynar gibi oynuyorlar, kimse anlamıyor sanıyorlar, rakamlar öyle yüksek ki inanamazsınız.
AMAN UZAK DURUN!
Son zamanlarda kumarhanelerdeki oyun makinelerini anımsatan birçok mobil uygulama hızla yayılmaya başladı. Adı eğlence, ama içeriği kumar! Bir arkadaşınız, masum bir tavsiye ile "Ya şu uygulamayı indir, çok keyifli" diyebilir. Aman uzak durun! Bu tarz uygulamalar, kullanıcılarına büyük vaatler sunuyor: "Hızla para kazanabilirsiniz, eğlenirken kazanın!" Oysa işin aslı pek de öyle değil. Bu uygulamalarda yatırdığınız parayı bir daha görme ihtimaliniz oldukça düşük. Kazandığınız paranın ise ne kadar 'gerçek' olduğunu sorgulamak bile bazen zor. Bu tür kazançlar tamamen illegal; vergi yok, denetim yok, şeffaflık yok. Dijital kumarın yaygınlaşması, özellikle gençleri ve teknolojiyi yakından takip eden kesimi hedef alıyor. "Sadece bir oyun" deyip geçmeyin, bu uygulamalar kısa sürede bağımlılık yaratabilir ve farkına bile varmadan ciddi paralar kaybedebilirsiniz.
Dahası, bu kazançların yasal olmadığı bir gerçek. Yani para kazansanız bile hukuken bir değeri yok, kanun önünde hiçbir karşılığı olmayan bir riskin içindesiniz, her an bizim ünlülerimiz gibi evinizden bir ifade için alınabilir ve haberlere konu olabilirsiniz. Unutmayın, bu uygulamalara yatırdığınız her kuruş, bir daha geri dönmeyebilir. Paranızın gideceği yer ise size vaat ettikleri hayali kazançlar değil, bu sistemlerin arkasındaki büyük kumarhane devleri. Kimsenin cebini doldururken kendi cebinizi boşaltmayın!
YAPAY ZEKA VE YENİ MESLEKLER
21. yüzyıl, bize yeni dünya düzeninin tuhaf ve şaşırtıcı mesleklerini getirdi. Artık bir şey üretmek ya da gözle görülür bir emek vermek, gelir elde etmek için şart değil. Para kazanmanın yeni yöntemi, var olmayan bir şeyin peşine düşmek.
Z kuşağı, yaratıcı yöntemlerle Tik- Tok'ta dans etmekten daha öteye geçip, gerçeklikle olan bağımızı sorgulatıyor. Artık yüzlerini bile göstermeden para kazanıyorlar; bunu da yapay zekanın gücüyle mümkün kılıyorlar. Kullandıkları yöntemi adım adım incelemek gerekirse, ilk olarak ücretsiz bir siteye üye olup kendinize bir yapay zeka karakteri yaratıyorsunuz. Sonrasında, bu karakteri istediğiniz gibi şekillendiriyor, yüzünü var olan bir fotoğrafla değiştirebiliyorsunuz.
VİRAL VİDEO ÜRETMEK
İşin püf noktası, izleyicilere gerçekmiş gibi sunulan bu karakterlerle viral videolar üretmek. Bu tabloyu biraz eleştirmeden geçmek zor. Bir noktada şunu sormak gerekiyor: Gerçeklikle bu kadar kopuk bir iş modelinin getirdiği başarı, aslında ne kadar sürdürülebilir? Herkesin hayali karakterler yaratarak para kazandığı bu dünyada, gerçeklik kavramı nereye evriliyor? İnsanların, aslında var olmayan bir şeye bakıp takdir yağdırdığı bu garip ekonomi, sanal dünyanın cazibesine kapılan bir toplumun yansıması mı? Bu trendin merkezinde, 'gerçek olmak' ya da 'insan olmanın' ne anlama geldiğine dair sorular yatıyor.
Teknolojinin bu hızda ilerlediği bir çağda, kazanç uğruna her şeyin 'yapay' olduğu bir dünyaya mı adım atıyoruz? Ne yalan söyleyeyim ben bu sahtelikten artık korkuyorum.