Hayatımıza iz bırakan kitapların yeri her zaman ayrıdır, farkındalığımızı artıran, ufkumuzu açan, yol gösteren o kitaplar, unutulmazdır. Klinik Psikolog Beyhan Budak'ın Sahi Kitap'tan çıkan 'Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama' kitabı tam da böyle. Hafta başı D&R'ın Instagram hesabından yaptığımız canlı yayında Budak; mutluluğu dış etkenlere bağlı olmaksızın içimizde nasıl keşfetmemiz gerektiğine dair şahane önerilerde bulundu. Canlı yayından sonra en çok yorum aldığım konu başlığı ise şu oldu:
"Biz hep karşımızdakini değiştireceğimize inanıyoruz ya da çabalıyoruz. Kimse kimseyi olduğu gibi kabul etmiyor" diyordu katılımcılar. Beyhan Budak işte kitapta neyi nerede yanlış yaptığımızı anlatıyor ve "Kabul edin" diyor. Kitap psikoterapi gibi, kabul etmediğimiz noktada hastalanmaya başladığımız gerçeğini hatırlatıyor. Düşünsenize hayatımızdaki 'Neden öyle olmadı'lar, 'keşke'ler, ama'lar; kabul etmediğimiz için büyüyerek bizi hasta ediyor. Tüm mesele kabul etmekte. Söylemesi kolay diyorsunuz belki ama deneyin, sonrası kendiliğinden çok güzel geliyor.
'SEN HASTASIN TEDAVİ OL'
Kitapta kendine yapabileceğin en büyük zulüm bölümünde 'gaslighting'ten bahsediliyor. Bu, çağımızın en popüler psikolojik işkence yöntemlerinden biri. Peki nedir gaslighting? Sendromun ismi 1938 tarihli Gas Light adındaki bir tiyatro oyunundan geliyor, hatta izlemek isterseniz filmi de var. Budak sürekli "Senin psikolojik sorunun var, yardım almalısın" gibi cümlelerin kurulmasının gaslighting olduğunu söylüyor; "Yardım almak tabii ki normal ama bu başka birini manipüle etmek için kullanılıyorsa, işte o zaman psikolojik istismardır" diyor.
Genellikle narsistler ve sosyopatlar tarafından uygulanan bu yöntemin korkunç olan yanı şu; sürekli acaba gerçekten de yardım mı almam gerekiyor diye kafayı yiyorsunuz. Yani olayın temelinde yatan şey, karşıdaki insanın güvenini ve sevgisini suistimal ederek zamanla özgüvenini ve öz saygısını yaralamak. Unutmayın siz sağlıklısınız, karşınızdaki profesyonel bir 'gaslighting'ci. Bu arada "Unutma hissettiğin, yaşadığın her şeyin sana bir mesajı var, sen okumasını bilirsen" diyor Budak. Yani şu an bu satırları okumanın, gaslighting'i öğrenmenin de bir nedeni -var.
GALERİSİ OLMAYAN GENÇ SANATÇILAR İÇİN ALAN AÇILDI
Sanatçıların galeri bulamamaları ya da galerilerin satılan eserden aldıkları yüzdelerin fazla olması sanat dünyasında tartışılan konulardan biri. Akfen Holding ne mutlu ki kuruluşunun 45'nci yılında bu sanatçıları düşünerek bir adım attı ve örnek olduğu sosyal sorumluluk projesi kapsamında geliştirmiş olduğu sanat alanı Loft Art'ı, İstanbul Beşiktaş'taki Nisbetiye On'da sanatseverlerle buluşturdu. Sergide Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ile sohbet ettim. Akın, "Tek düşüncemiz galerisi olmayan yetenekli sanatçıların eserlerini sanatseverlere ulaştırabilmesi. Onlara bir alan açtık, elde ettikleri kazançlar da faydalı bir yere gidiyor" dedi. 2 Ocak'a kadar gezilebilecek 'Humano' sergisinin güzel yanı da şu; Loft Art'taki sergilerde satışı yapılan eserler, Akfen Holding çatısı altında kadın, genç ve çocukları merkezine alan çalışmalarda bulunan Türkiye İnsan Kaynakları Eğitim ve Sağlık Vakfı (TİKAV) projelerine kaynak olacak.
Loft Art, genç sanatçıları destekleyerek, sanatın tüm disiplinlerinde eser üreten bağımsız sanatçılara alan sağlamayı ve bu sanatçılardan temsiliyet almadan onları görünür kılmayı hedefliyor. Sanat direktörlüğünü de Ayşe Jaber'in üstlendiği Loft Art'ın ilk sergisinde; Arif Akdenizli, Bahadır Hızol, Çağrı Gözkonan, Dilan Tanburoğlu, Doğukan Çiğdem, Duygu Aydoğan, Emre Evcimen, Furkan Depeli, Kübra İnanç, Nil Büyükbayraktar, Oğuz Yeşilay, Orhan Gazi Keskin ve Ozan Dursun olmak üzere 13 bağımsız sanatçının eserleri yer alıyor. Yolunuz Nisbetiye On'a düşerse Doğukan Çiğdem'in bir arkeolog gibi hareket ederek şimdiyi anlamanın yolunun geçmişi bilmekten geçtiği düşüncesiyle ürettiği eserleri mutlaka inceleyin.