"Suriye Milli Ordusu, Türkiye'nin açık desteğine rağmen Münbiç'te tutunamayarak kenti terk etti." Ergun Babahan böyle sallamış sosyal medyasından. Eminim bu asılsız haber kulağına fısıldandığında sevinçten ellerini de çırpmıştır. Ergun Babahan kim mi? Bir dönem Sabah gazetesinde hasbelkader genel yayın yönetmenliği yapmış ve bu dönemde beni gazeteden göndermiş bir FETÖ'cü hain...
Dilerseniz onu daha yakından tanımak için otobiyografi kitabım Hayatım Roman'dan ilgili bölümü birlikte okuyalım:
"Büyü filminin galasında çıkan yangında canımı zor kurtarmış, görevli olmamama rağmen gazeteye gelip, olayı anlatan yazıyı yazmıştım. Ertesi gün de kendi köşemde bir gazetecinin asla kazazede olamayacağı, öncelikle haber görevini yerine getirmesi gerektiğiyle ilgili bir yazı kaleme aldım. 'Öyle ki. gazeteye geldiğinizde yayın yönetmeniniz size 'Geçmiş olsun' yerine 'Hemen otur haberini yaz' der. Bu gazetecilik mesleğinin nasıl candan önde geldiğini gösteren, sorumluluğunuzu hatırlatan sıradan bir durumdur' diye yazdım.
Ergun Babahan ertesi gün küplere binmiş halde Yazı İşleri'nin toplantı masasının kenarında karşıma dikildi. "Sen benden izinsiz benim ismimi yazında nasıl geçirirsin?" diyerek bağırıp çağırmaya başladı. O sırada yaptıkları birinci sayfayı gösterdim: 'Bakın beyefendi, siz bugün Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne üye olmasını gazetenizde demokrasi zaferi diye duyuruyorsunuz. Ben bu gazetenin hür bir yazarıyım. Üstelik yazdığım da sizi kötüleyen değil, onore eden bir yazı. Bu mudur sizin demokrasiden anladığınız?..' Aramızdaki o konuşma, noktası virgülüne kadar aynen haber sitelerinde yer aldı. Tabii Ergun Babahan çoktan gazeteden çıkışımı vermişti. İki ay geçmeden Zafer Mutlu, gazetenin televizyon yazarı olmam için beni Vatan'a çağıracaktı.
Bir buçuk yıl sonra Sabah'ın genel yayın yönetmenliğine getirilen Fatih Altaylı, araya Şirin Sever'i koyup beni yeniden gazeteye davet edince o günlerde kızağa çekilmiş olan Ergun Babahan çıldırmış. Gazetenin en üst katında 'Yüksel gelirse ben giderim' diye bağırmaya başlamış. Fatih Altaylı tınmamış tabii... Ergun Babahan'ın daha sonra FETÖ ile irtibatı tespit edilince zat-ı muhterem yurt dışına kaçtı. Şimdilerde belirsiz bir delikte fare gibi saklanıp duruyor. Meğer esas amacı, örgüt için tehlike olarak gördüğü beni bir bahane ile etkisiz hale getirmekmiş..."
İşte böyle sevgili dostlar... Bu gazetenin en fazla genel yayın yönetmeni gören yazarıyım. Kimiyle harika çalıştım, kimiyle mesafeli oldum ama her zaman görevimi en iyi şekilde yerine getirdim. Sonunda onlar yolcu, ben hancı oldum...
Şimdi bana türlü mobbing uygulayan, en sonunda da kendince bir yolunu bulup beni gazetemden uzaklaştıran FETÖ'cü Ergun Babahan ülkeye bile dönemiyor. Bense kariyerimin en mutlu, huzurlu, verimli dönemimi yaşıyorum.
Aleyna tarzını bulamadı
Aleyna Tilki'yi ilk keşfedenlerdenim. Yetenek Sizsiniz Türkiye'de söylediği şarkıyı dinledikten bir gün sonra bu köşede isminin yanına uğurlu tik'imi atmıştım. Sonra "Sen Olsan Bari" ile müthiş bir çıkış yakaladı ama devamını getiremedi. Bunun nedeni ise müzikal açıdan sürekli yalpalaması. Pop ile başladı, R&B'ye yöneldi, rap ile arabeskin harman olduğu tarzı denedi. Yurt dışına açılmak istedi, devamını getiremedi. Şimdi de rock esintileri taşıyan "Bekleyenim" ile yeniden müzikseverlerin karşısına çıktı.
Deneme-yanılma, müzik endüstrisinde pek geçerli bir yöntem değildir. Şarkıcıyı fena halde aşındırır. Aleyna artık 15 yaşındaki o deli dolu, başına buyruk genç kız hallerinden kurtulup, yolunu kararlılıkla çizmeli. Aksi halde yeteneğine yazık olacak. Kızcağızın son klibindeki çıplaklığı ise bende acıma hissi yarattı. Sanki başka hiçbir "çıkış" yolu bulamamış gibi...
Yok mu şu kıza kol kanat gerecek, rehberlik edecek âkil bir müzik adamı?
Gaf'let kürsüsü
Şile'deki okulda İBB'nin dağıttığı sandviç, süt ve elmayı yiyen 51 öğrenci zehirlendi.
Zap'tiye
Seri felaketler yüzünden sabahları elim televizyon kumandasına gitmiyor vallahi...
Ne demiş?
"İzleyiciler uçakla seyahat etmekten çekinmesinler. Yolculuklarının en tehlikeli bölümü arabayla havalimanına gittikleri kısımdır." (Emekli pilot Ahmet İzgi'nin A Haber'deki değerlendirmesi)