Yeni dünya düzenine yön veren üst akılın en büyük hedefi; insanları inançsız, içi boş robotlara çevirip onlara tek elden rahatlıkla hükmedebilmek.
Özellikle de İslam dinine karşı ekranlardan ve sosyal medyadan büyük bir operasyon başlatıldığına şahit oluyorum. İnsanları muhafazakar ve seküler olmak üzere iki kutba ayıran, sonra da bu ayrımcılığın üzerinde hunharca tepinen diziler giderek çoğalıyor. Böylelikle hem algıları istedikleri gibi yönetiyor, hem de kutsalları reytinge tahvil edip para kazanıyorlar.
Bu rezil dizilerin içinde inançlı insanlar kaba, cahil ve bağnaz gösterilip, seküler olanlara ise "üvey anneyle ilişki" gibi ahlaksızca tavırlar normalmiş gibi dayatılıyor. Bu tür diziler aynı zamanda kadınları ölüme sürükleyen şiddet sekansları ve bebeklerin mamalarına karıştırılan uyku ilaçları sahneleriyle topluma son derece zararlı mesajlar ulaştırıyorlar.
Sadece televizyonlar mı? Giderek çığırından çıkan sosyal medya, özellikle gençlerin deri altına ateizm ve deizm şırıngaları saplamak için birbiriyle yarışıyor. Ben hayatımın hiçbir döneminde insanların dinlerine, inançlarına, kutsallarına bu kadar fütursuzca saldırıldığında şahit olmamıştım.
İşte bu nedenledir ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Din Şurası'nda yaptığı çıkış ve tespitleri çok değerli buldum. Erdoğan aynı konuşmasında din adamlığıyla şovmenliğin asla bağdaşmayacağını da vurguluyordu. Ancak onun bu konuşmasından saatler önce Cübbeli Ahmet Hoca, Habertürk ekranlarında Galatasaraylı futbolcu Icardi'ye ayrılmak üzere olduğu eşi Wanda Nara'yı unutabilmesi için dua önerisinde bulunuyordu...
Hipnotik şarkı
Melike Şahin'in seslendirdiği Canın Beni Çekti şarkısıyla başım büyük belada. Şarkı, radyoda dinlediğim ilk dakikadan itibaren adeta beynime yapıştı kaldı. Akşam yatıyorum aklımda, sabah kalkıyorum kulağımda. Melike sanki kafamın içine sahne kurmuş durmadan aynı şarkıyı söyleyip duruyor.
Evet, melodisi değişik, sözleri de akılda kalıcı ama bu benim yaşadığım hiç de normal bir durum değil. 15 gündür şarkıyı beynimin kıvrımlarından bir türlü söküp atamıyorum.
Acaba diyorum, çeşitli algoritmaları ve yapay zekayı kullanarak "Kulaktan silinmeyen şarkı" mı yaptılar? Vallahi teknolojiden artık her şeyi bekler oldum.
Eğer bu yazının altına "Yalnız değilsiniz Yüksel Bey, ben de aynı durumdayım" yorumları gelirse, şüphelerim iyice artacak vallahi.
Dizilerdeki klasikler
Dostlarım, okurlarım ve yıllardır sosyal medyadan beni takip edenler nasıl bir "klasik otomobil tutkunu" olduğumu iyi biliyorlar. Şimdilerdeki yeni projem ise 1960 model bir Willys Jeep'i aslına uygun olarak restore edip yeniden dağ yollarına çıkartabilmek.
Hatta onu bir "kaçış aracına" çevirmek istiyorum. Üzerine bir araç çadırı, güneş paneli ve içine de portatif mutfak koyarak, bir afet anında beni ve ailemi güvenli bölgeye ulaştırmasını, bir kaç günlüğüne de olsa bize yaşam alanı oluşturmasını bekliyorum ondan.
İnsanda böyle bir klasik aşkı olunca gözü de dönem dizilerindeki otomobillerde oluyor doğal olarak. Son olarak Annem Ankara dizisinde kullanılan araçlara baktım. Hemen hepsi dökülüyordu. Oysa 80'li yılların ortalarında geçen dizideki o otomobillerin en fazla 2-3 yaşında olmaları gerekiyordu. Gelin görün ki; kaportaları dalgalı, krom akşamları paslı, arka stopları solgundu.
Belki küçük bir detay ama algıda seçicilik işte, ne yapayım?
Ne demiş?
"Hakemin tesisatı patladı!.." (beIN Sports'taki Ipswich Town - M.United maçının yorumcusu)
Zap'tiye
İBB'nin açtığı kreşlerde bile LGBT propagandası yapılıyormuş. (Milli Eğitim Bakanı'nın ifadesi) Nedir bu ülkenin bebelerinin çektiği?
Gaf'let kürsüsü
Mardin'deki tarihi Mor Yuhanun Kilisesi'ne gelen bir turist grubu, rahipten dua edeceğiz diye izin alıp içeride yoga seansı yapınca büyük tepki topladılar.