Narin'in mezarına çocuklar akın ediyor. Köydekiler değil, onu hayatında hiç görmemiş, tanımamış, sadece gazetedeki gülen yüzüne vurulmuş, onu kendi kardeşleri saymış çocuklar. Anneleri onları ellerinden tutup, mezara götürüyor. Minikler evden en sevdikleri oyuncaklarını getirip, mezara bırakıyor. Hele iliştirdikleri notlara yürek dayanmıyor. Minicik avuçlarını açıp, dua ediyorlar.
Görüntüler duygu yüklü ama bir o kadar da zararlı ve tehlikeli. Çünkü çocukları bu büyük travmadan olabildiğince uzak tutmamız lazım. Çocuklarımızın evde Narin olayıyla ilgili haberleri, paylaşımları asla görmemesi gerekiyor. Her ne kadar duygusal zekaları ve kavrayışları bizim dönemimizden çok daha ilerideyse de bu vahşetin travmasını hiç bir minik ruh kaldıramaz.
Köydeki çocuklara Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın görevlendirdiği pedagoglar yardımcı oluyor, rehberlik ediyor.
Ancak köy dışından hiçbir çocuğu elinden tutup da o mezara götürmeyin. Onlara o korkunç atmosferi yaşatmayın, o havayı solumalarına izin vermeyin. Bugün metanetli ve kontrollü gibi görünebilirler ama ileride bu büyük travmanın etkisiyle dengeleri bozulabilir. Ruhlarında açılan o yarayı ileride dikmek mümkün olmayabilir. Aman diyeyim...
Narin'i koruyamadık. Hiç olmazsa diğer çocukları esirgeyelim...
Haydi Cim Bom eller cebe
İnsanı günden güne eriten DMD (Duşen Maskuler Distrofil) hastalığından Atv Haber sayesinde haberdar oldum. 7 yaşındaki Baturay Salık bu hastalığın pençesinde ölüm kalım savaşı veriyordu. Babası yıllar önce Aybüke öğretmeni şehit eden teröristlerle çatışmaya giren bir kahraman Silahlı Kuvvetler mensubuydu.
Baturay koyu bir Galatasaray taraftarıydı. Üzerinde Icardi forması, dilinde "Aşkın Olayım" şarkısı, "Kerem Aktürkoğlu ağabey, ne olur bana yardım et" diye sesleniyordu.
Baturay'ın yurtdışındaki tedavisi için 2.9 milyon dolar gerekiyor. Şimdilik bu paranın sadece yüzde 5'i toplanabildi. Ama kum saati boşalmaya devam ediyor, zaman daralıyor.
Başta Galatasaray camiası olmak üzere vicdan sahibi herkesin elini cebine atma zamanıdır. Şu yazıyı okuyan herkes 100 lira verse bile bu parayı toplarız. Haydi Türkiyem, Narin'e yetişemedik ama ne olur Baturay'ı yaşatalım...
Sarımsaklı tatlı olur mu?
Geçen hafta MasterChef'te bir "kreatif yetenek" sınavı vardı. Yarışmacılardan sarımsağı temel alarak bir yemek yapmaları istendi. İçlerinden Huriye, sarımsaklı tatlı yapacağını söyleyince ekran başındaki pek çok kişi gibi ben de dudak büküp "Kızcağız ailesini özledi herhalde, bir an önce evine gitmek istiyor" diye geçirdim. Çünkü daha önce yarışmada bir "soğanlı baklava" faciası yaşanmıştı.
Gelin görün ki tatlı hiç de fena olmamıştı. Tabii ki ekrandan tadını almam mümkün değildi ama ortaya kalbur üstü bir tabağın çıktığını jüri yorumlarından ve Huriye'nin elde ettiği üçüncülükten anladım.
Ne yalan söyleyeyim, önyargımdan utandım. Oysa ne demişti Einstein? "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur."
Peki öyleyse ne yapmalı? "Hayat sana limon verdiyse, yüzünü buruşturmak yerine, limonata yapıp içmeli."
Bu dersi bize verdiğin için teşekkürler Huriye...
Gaf'let kürsüsü
Bir ressam, köprünün duvarına tünel resmi çizmiş. Ve sonuç...
Ne demiş?
Sosyal medya üzerinden bir sohbet: Yafes: Büyükçekmece Adliyesi'ne nasıl gidebilirim? Şu anda otobüsteyim. Yarı Deli: Beylikdüzü'ne yaklaşınca şoförü bıçakla.