Yıllar önce Kanal 7'de yayınlanan Kalbin Dili adlı televizyon filminde şirin mi şirin bir kız çocuğu olarak ekranla tanışan Su Burcu Yazgan Coşkun'u şimdilerde Atv'nin yeni dizisi Bir Gece Masalı'nda herkes büyük bir hayranlıkla izliyor.
Henüz 19 yaşında olmasına rağmen kariyerine pek çok dizi ve film sığdıran Su Burcu, asıl çıkışını bir başka Atv dizisi Kardeşlerim'deki "Asiye" rolüyle yakalamıştı. Duru güzelliği ve rol yeteneği ile öne çıkan genç yıldız adayının bir sezon sonra Burak Deniz ile başrolü paylaşması sürpriz olmadı. Hele ilk bölümdeki Pamukkale'nin travertenlerine uzandığı sahnede büyülü bir masalın içinden fırlamış peri kızı gibiydi.
Genç oyuncu aynı zamanda İspanyollar gibi dört isimden oluşan adıyla da dikkat çekiyor. Ama ona "Su" ismini veren hangi aile büyüğü ise bilgeliğiyle yaşasın. Gerçekten su gibi maşallah...
Hintlinin acı intikamı
Sosyal medyada rastladığım güzel hikayeleri sizinle paylaşmadan edemiyorum. Bu seferki Alper Yatkın'ın sayfasından:
Bir gün Londra'da dolaşan Hintli Nawab, dünyanın en pahalı otomobillerinden Rolls Royce'un bir showroomuna girdi ve İngiliz satıcıdan fiyat istedi. Adam, zengin izlenimi vermeyen Hintliyi dükkandan attı.
Öfkelenen Hintli intikam almak için bir müddet sonra bazı bağlantılarını kullanarak 15 son model araba sipariş etti ve onları Hindistan'daki sokak temizliği işlerinde kullandı. Olay tüm dünyada büyük yankı uyandırınca Rolls Royce'un sahibi bizzat Hindistan'a geldi ve Nawab'dan özür dileyerek, marka itibarına zarar vermemesi adına arabalarını kirli işlerden uzak tutması için ona yalvardı.
EKMEK TEKNESİ A2'DE
Bana göre Türk dizi tarihinin kilometre taşlarından biriydi. Bırakın taklit edilmesini, yanına yaklaşabilen dahi olmadı.
Ekmek Teknesi dizisi çok yakında Turkuvaz Medya'nın retro kanalı a2'de eski bölümleriyle yeniden izleyicilerin karşısına çıkacak.
Sizi bilmem ama ben oturup ilk bölümünden son bölümüne kadar bir daha izleyeceğim.
Tanıyanlar beni biliyor. Sıkı bir klasikçiyim. Otomobilden müziğe, giyim kuşamdan insan ilişkilerine kadar her konuda hem de... Emimim izlerken aklımdan yine o "klasik" cümle geçecek:
"Artık böylesini yapmıyorlar..."
Korku tüneline buyurun!
Geçen hafta bir kişinin ölümü ve pek çok vatandaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan metrobüs kazasının ardından "Bu kadarı fazla değil mi?" başlığı altında şöyle yazmıştım:
"Metrobüslerden sorumlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi, eskiyen araçları yenileriyle değiştirmekte geç mi kaldı? Araçlar mı bakımsız? Şoförler mi eğitimsiz? Bir türlü bitmeyen yol çalışmaları mı sürücüleri zorluyor? Yoksa güzergahlarda teknik bir sorun mu var?
Neyse ne ama metrobüsler vatandaş için başlı başına bir güvenlik sorunu haline dönüştü. Belli ki aynı vurdumduymazlık devam ettiği sürece İstanbul'da metrobüse binmek, korku tüneline girmekle eş anlamlı olacak."
Bu yazının ardından 4 gün içinde iki metrobüs daha cayır cayır yandı.
Gaf'let kürsüsü
ABD'de gerçekleştirilen bir ameliyat sırasında, doktorların dalağı çıkarmak yerine yanlışlıkla karaciğeri alması sonucu bir hasta hayatını kaybetti.
Zap'tiye
Dünyaca ünlü giyim firması da "Köylü milletin efendisidir" demek istemiş galiba…
Ne demiş?
"Senden hoşlanıyorum" ile "Allah belanı versin" arasında geçen süreye biz halk arasında "Aşk" diyoruz. (Sosyal medyadan)