Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Nar çiçeğim, Narin’im

Narin ile aynı yaşta kızım var benim.
Ondandır ki, bir yanıyor, bir ürperiyor tenim.
Sanki cehennem ile kutbun Araf'ındayım.
Adalet artık bir kadın adı, şimdi ben de "kısasın" tarafındayım.
"Koy kendini o babanın yerine" deseler, koyamam.
Bilirim ki evlat acısı, çekene mahsus, bu saatten sonra empatiye inanamam.
O acıyı tarif etmek kimin ne haddine?
Hele bir koparsınlar da canını canından, kederi yeter de artar yedi ceddine.
Ağrı'da Leyla evladımızı da dere yatağında bulmadık mı cansız?




Peki hesabını verdi mi ki o kansız?
Ondan sebep Giresun'da iki bebe daha katledildi.
Tıpkı Narin gibi onlar da sadece ekrandan seyredildi.
Belli ki yine karakolda doğru söyleyip, mahkemede şaşacaklar.
Çocukları melek yapmakla -tövbe ki- Yaradan'a şirk koşacaklar.
İfadeleri değişecek amcaların, dayıların.
Büyümeden istatistik oldu bebeler, ne hükmü var ki sayıların.
Kim bilir belki de bundan kelli cesaret bulmuşlardır hâlâ geziyor diye Leyla'ya kıyanlar.
Belki de suçlusu biziz, muhtemeldir ki sebep, kalkmadığımız o kıyamlar.
Güzelliği lâyıktı fırça ile tuvale.
Gel gör ki tıktılar bedenini bir çuvala.
Bugün her kelime boğazımda bir yumru.
Narin artık göğüs kafesimde hıçkıran bir kumru...

Dünya Karması nerede?
Eskiden Dünya Karması maçlarını dört gözle beklerdik, dünya yıldızlarını bir arada izleyebilmek için.
Dikkat ediyorum da artık bu tür organizasyonlar yapılmıyor. Nedeni hakkında biraz kafa yordum:
Futbolun ekonomik bir sektöre dönüşmesi yüzünden kulüpler, futbolcular ve menajerleri artık para almadan kıllarını kıpırdatmıyor olabilir.




Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, Afrika Kupası, Copa America, Konfederasyon Kupası, Milletler Kupası derken Dünya Karması maçlarına takvimde yer kalmadığını da düşünüyorum.
Malum, bir futbol maçının "yayın ve reklam cazibesi" içermesi de gerekiyor. Yani bir yayıncı kuruluşa ve bolca reklama ihtiyaç duyuluyor. Futbolseverin ekranında yıldızları izlemek için neredeyse sonsuz alternatifi varken kimse tek maçlık bu riske girmek istemiyor anlaşılan.

Hayatımız 2X hızında
Önce bilmeyenler için 2X'in ne olduğunu açıklayayım: Müzik ya da videoyu dijital ortamda iki katı hızlı dinlemek ya da izlemek demek. Bu yeni akım sosyal medyada başladı ve büyük bir hızla yayılıyor. Özellikle Z kuşağı artık müzikleri 2X'de dinliyor, klip ve videoları da iki katı hızlandırarak tüketiyor.
Peki her şeyi hızlandırmak iyi bir şey mi? Bence pek değil. Hızla geçtiğiniz her bir nota, atladığınız her sekans, "bütünün vereceği hazzı ve anlamı" ıskalamanıza sebep oluyor.
"Bakalım gençler bu işten ne anlıyor?" diyerek Bolero'yu 2X hızında dinlemeye kalktım. O şahane klasik, bir anda iğrenç ötesi bir gülünçlüğe büründü.
Daha önce yazmıştım, cep telefonunda önüne gelen her görüntüyü hemen kaydırıp bir diğerine geçen genç neslin giderek sabrı, sebatı azaldı. Lokantalar fast food, trenler hızlı, banka havaleleri fast işlem üzerinden olduğu günden beri kırmızı ışık yeşile dönmeden kornaya asılır olduk.
Peki bu kadar hıza gerek var mı? Sindirmeden bünyeye indirilince gaz yapacak olanlar arasında hayat da yok mu?
Sevgili gençler; hızlı yaşamak sadece genç ölmeye yarar. O da "Cesedim yakışıklı olsun" diye bir kaygınız varsa eğer...

Gaf kürsüsü
Adana'da bir motosiklette 6 kişi. Dahası, çocuklar marketten alınmış gibi poşette... Allah selamet versin.




Zap'tiye
Size de gına gelmedi mi? Artık Milyoner'de "Buranın havası çok farklıymış" diyen yarışmacı direkt elensin!

Ne demiş?
Kim Milyoner Olmak İster'de telefon jokerini kullanan yarışmacı Sümeyye'nin hiç gizlisi saklısı yoktu: "Umarım bilgisayarını açmıştır."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA