Her sabaha ayrı bir felaket haberiyle uyanmaya fena halde alıştık. En büyük korkum artık yüreklerimizin nasır bağlayıp, tepkisiz, ifadesiz robotlara dönüşme ihtimalimiz...
Son üç günün felaket haberi Afrika'dan geldi. Maymun çiçeği virüsü yüzünden üç yılda 1500'e yakın kişinin hayatını kaybettiği açıklandı. Dünya Sağlık Örgütü giderek yayılan salgın için kırmızı alarm verdi.
kırmızı alarm verdi. Gelin görün ki, bundan çok daha tehlikeli, vahşi ve ölümcül bir salgının varlığını tespit ettim. Nasıl mı? Anlatayım:
Adı Monkeypox olarak konulan maymun çiçeği hastalığının ismi daha sonra M-Pox olarak değiştirildi. Sebebi, ırkçı gönderme ve alaylardan kaçınmaktı. Hani hastalık önce kara kıtada çıkmış ve siyah derilileri etkilemişti ya, "Maymun" bu nedenle istismara açık bir isim olacaktı...
Bana göre dünyanın tamamına yayılan asıl virüs işte budur. "Maymun" denilince akıllarına önce siyahiler gelen rezil bir neslin, insanlığın içinde nasıl yuvalandığını, nasıl hücrelerimize tutunup içimizdeki iyiliği, eşitlik duygusunu ve vicdanı kemirdiğini sorgulamalıyız önce.
Çok şükür insanlık her hastalık virüsüne karşı aşı geliştirebiliyor artık. Ama bu sonuncusunun çaresi var mı, bilmem...
Bunlar bir de ülkeyi yönetecekti
Son seçimde ülkeyi yönetmeye talip olan altılı masanın üyelerinin halini görüyor musunuz? Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener birbirlerine yönelik ağır suçlamalar, ihanet iddiaları ve hakaretlerin ardından sonunda mahkemelik oldu. Belli ki eteklerinde daha dökülecek çok taş var.
Diğer taraftan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan'ın AK Parti'ye yanlamak için fırsat kolladığı da Ankara kulislerinde konuşuluyor.
CHP'deki taht oyunları ise ünlü dizi Game of Thrones'u çoktan solladı. Kemal Kılıçdaroğlu yeniden genel başkanlığa oynuyor. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş yüzünden Özgür Özel'in koltuğunun bir ayağı hâlâ yere basmıyor.
İşte son durum bu... Bunların geçen seçimde kazara iktidar olduğunu bir düşünsenize...
Allah gerçekten de bu ülkeyi seviyor ve koruyor...
Yerini bulamayan oyuncu
Ülkenin bir türlü hak ettiği yeri bulamayan sanatçılarından birini daha yitirdik. Aydemir Akbaş'ı...
Yeşilçam'ı 50 yıl geriye götüren 70 ve 80'li yılların seks filmleri furyasının ağır işçisiydi. Çünkü geçinmek için ona başka yol bırakmamışlardı. Türkiye ne yazık ki onu bu saçma sapan filmlerle tanıdı.
Oysa Galatasaray Lisesi mezunu, entelektüel birikimi olan, son derece yetenekli bir oyuncuydu. Hayatının geç dönemlerinde bir kaç doğru dürüst filmde oynama şansı bulunca gerçek yeteneklerini sergileme fırsatı buldu ama ne yazık ki atı alan Üsküdar'ı geçmişti.
Allah, Aydemir ağabeyimize gani gani rahmet eylesin. Ailesinin, sevenlerinin, gönül verdiği Galatasaray camiasının ve özellikle de can dostu İbrahim Tatlıses'in başı sağ olsun.
Şeref kürsüsü
Para toplayıp engelli simitçiye akülü tekerlekli sandalye hediye eden polis memuru Mustafa Şahin'e benden kocaman bir kahramanlık madalyası...
Zap'tiye
Doktor, silahlı adamlarıyla birlikte özel hastaneye çökmeye kalkmışsa, tuz kokmuş demektir. Hipokrat yemini senin neyine? Sen git Polat Alemdar yemini et!..
Ne demiş?
"Sakın kimse ağlamasın. Burada bir aslan yatıyor." (Bombardımanda ölen babasının cenazesi başında ağlayanlara isyan eden Gazzeli çocuğun metaneti herkesi duygulandırdı)