Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kağnı teknolojisine muhtaç olmak

Birbiri ardına can alan otobüs kazalarına önlem olarak bir yıl önce yazdığım yazıyı hatırlattığım "Şerit takip sistemi neden yok?" yorumum çok ses getirdi. Okurumuz Mehmet Teteci ise bu görüşüme harika bir örnekle destek vermiş:
"Yüksel Bey merhaba, çocukluğum bir bozkır köyünde geçti. O zamanlar köyümüzde hâlâ kağnı arabası kullananlar da vardı. Çocuktum ama kağnılarında dikkatimi çeken bir güvenlik sistemi vardı.



Yüklü bir şekilde yokuş aşağı inerken, öküzler arabayı tutmakta zorlanınca, arabanın iki yanında asılı bulunan paletler tekerlerin altına yerleştirilirdi. Böylece tekerler dönmeyi bırakır ve paletlerle birlikte sürüklenmeye başlardı. Yani bir nevi imdat freni. Anlayacağınız, en ilkel taşıma aracı olarak bildiğimiz kağnı arabasında bile bulunan bu güvenlik sistemi, anlı şanlı markaların en son teknolojik ürünleri olan araçlarda yok. Ve.. Akşam haber bültenlerinde "Kamyonun freni patladı 6 aracı biçti, 5 kişi öldü" gibi haberlerle karşılaşıyoruz. Kamyonun freni patladığında, bir düğmeye basılarak arka tekerlerin altına palet koyacak bir sistem yapmak -günümüz teknolojisiyle- zor olmasa gerek.
'Şerit takip sistemi neden yok?' başlıklı yazınız üzerine ben de bu görüşlerimi paylaşmak istedim. Selamlar..."

Engel sizsiniz!
Engelli okurum Mahpeyker Merve Doğan kendi durumunda bulunan insanlar adına sitem dolu satırlar göndermiş.
"Sevgili Yüksel Bey, sıkça yaşadığım bir olayı; okurlarınızı muhatap alarak sizinle paylaşmak istiyorum. Ben % 60 oranında görme engelli bir bireyim. Her zaman yaptığım gibi; bunu acınmak için değil, 'olağan' bir rahatsızlığımı belirtmek için ifade ediyorum. Kolesterol, hiper tansiyon, diyabet gibi..
'Sana kim bakıyor?', 'Senin yerinde olsam sokağa bile çıkamam!..' 'Bir şeyin yok. Bence numara yapıyorsun!..', 'Sen evlenemezsin de...', 'Ben de seni oğluma düşünmüştüm!' (Gitti gül (!) gibi kısmet!)
Bunlar mütemadiyen aldığım trajikomik tepkilerden birkaçı. Gülüp geçiyorum. O kadar zavallısınız ki! İnsan olduğumuzu göremeyecek kadar körsünüz!
Hissettiklerimizi duyamacak kadar sağır, hayatımıza ortak olamayacak kadar kötürümsünüz! En komiği de, size muhtaç olduğumuzu zannediyor olmanız. Bir düşünün; düz yola taş koyan mı engelli, o taşa takılan mı? Anlayın artık: Biz engelsiziz, asıl engel sizsiniz!..
NOT: Görmediğim halde nasıl yazdığımı merak edenler için: Bkz: Retinitis Pigmentosa. Sevgiler."

HAFTANIN ŞİİRİ

NEDEN BÖYLE OLDUK?

Nimetlere sırt çevirip de
Yerine sahtesini koyduk
Tövbe, Yaradan'a şirk koşup
Arı yerine bal yapar olduk

Geçici güzellik uğruna
Kendimizi boşa yorduk
Allah vergisi dururken
Yapma dudağa meftun olduk

Takdir-i ilahiye inanmayıp
Susuz gül gibi solduk
Takdiri "tık" sandık da
Tıklayıp tıknefes olduk

Maddiyata esir düşüp
Öte dünyayı hep unuttuk
Mevla'm yüzü dururken
El putuna tapar olduk

Bir lokma bir hırka yerine
Zevk-ü sefaya soyunduk
Arifî der ki hâlâ sorar mısın
Biz neden böyle olduk?

Aşık Arifî - 2024


Zap'tiye
Bugünkü Zap'tiyemiz değerli okurum Cihan Ramoğlu'ndan: Temel atmama, yol yapmama gibi dallarda da dereceleri bulunan Milli Tatilcimiz İmamoğlu, Paris'e gidip olimpiyatlara katılmasına rağmen suya yaptığı yüksek atlama ile ZAMPİYON'luğu kaçırdı!

Gaf'let kürsüsü
Maşallah, artık kimse engellilerin yerine park etmiyor. (!)




Ne demiş?
Üretken okurumuz Ali Aktulga, Seçkin Tetikçiler filminden bir repliği not etmiş: "Hayat, bir dikenden bal yalamaya benzer."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA