Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Tecavüzcü ABD, asil Türkiye

Tarih TV'de Salı gecesi izlediğim 2. Dünya Savaşı'nın Gizli Yüzü adlı belgesel, ABD ordusunun çirkin yüzünü belgelerle ortaya koydu.
Normandiya Çıkarması'nın ardından ABD askerleri 4 bin 500 Fransız kadınına tecavüz etmişti. Kayıtlara geçen 181 resmî tecavüz vakasında suçlu bulunan 36 ABD askeri, Eisenhower'ın emriyle idam edilmişti. Bütün bunlar, hayatını ABD'nin savaş suçlarının ortaya çıkartılmasına adayan Northern Kentucky Üniversitesi'nden sosyolog J. Robert Lilly'nin yazdığı kitapla ortaya çıktı.



Benzer rezil saldırılar ABD'nin Kore, Vietnam, Irak ve Afganistan operasyonlarında da kayıtlara geçmiş, film ve kitaplara konu olmuştu.
Belgeseli izleyince bir kez daha Türklüğümle gurur duydum. Tarihimiz savaş ve çatışmalarla doluydu ama Malazgirt'ten Pençe Kilit Harekatı'na kadar onca savaşımızda ismimizin önüne kimse yağmacı ya da tecavüzcü sıfatını koyamadı. Çünkü damarlarımızdaki asil kan buna müsaade etmedi.
Öyle ya, Balkanlar'da sefer öncesi keşif yaparken ağaçtan kopardıkları elmaların yerine altın keseleri asan Akıncılar bizim dedelerimiz değil miydi?
Ne mutlu Türküm diyene...

Bu nasıl er meydanı?
Geçenlerde Bolu Mudurnu'da Şimşir Festivali kapsamında düzenlenen yerel bir güreş müsabakasında pehlivan sözde rakibiyle izleyiciler arasında bulunan bir adamı karıştırıp, seyirciyi künde ile tuş etmişti. Olay, buram buram mizansen kokmasına rağmen hemen tüm bültenlerde haber olmuş, böylece Şimşir Festivali'nin bedavadan reklamı yapılmıştı.



Bu kez olayın benzeri, Artvin Yusufeli'ndeki karakucak güreşlerinde yaşandı. İki pehlivan, güreş için karşı karşıya gelmişti. Hakem başlama komutunu verir vermez ne olduğunu şaşırdı. Çünkü güreşçilerden biri rakibini bırakıp hakeme çift dalarak onu tuş ediverdi.
Efendim, meğerse çocukken hakem o güreşçiyi yenmiş de, o da intikam için bugünü beklemiş-miş... Yerseniz tabii...
Devir reklam devri... Ama buna ata sporunu alet etmek bana pek mertçe gelmiyor. "Er meydanı" gitmiş, "Ver reklamı" gelmiş...

Kim demiş "Sahipsiz" diye?
Turkcell bir kez daha insanları yüreğinden yakalayan, duygusal dozu yüksek bir kliple övgü topluyor.
Yeni klibin içeriği de, zamanlaması da manidar. Başrolde muhteşem rol kesen bir sokak köpeği var. Sahipli, el üstünde tutulan, gün boyu sevgiyle şımartılan hemcinslerini hep gıptayla izliyor.



Gün geceye dönüp de herkes evine gittiğinde o yine yalnızlığıyla baş başa kalıyor. Fonda yürek paralayan damardan bir şarkı, bizimkinin gözlerinde Küçük Emrah'ı kıskandıracak masum, mahzun ve mazlum bakışlar..
Tam izleyenlerin gözünden yaşlar boşalacakken, bizim Çomar'a Turkcell şubesi sahip çıkıyor. Dükkanın önünde ona güzel bir kulübe ve bolca sevgi sunuyorlar. Meğer "Hiçbir köpek sahipsiz değildir" mottosuyla bir kampanya başlatmışlar.
Helâl olsun. Bir kez daha...


Gaf'let kürsüsü
Yorumsuz..



Zap'tiye
İstanbul'da bir metreküp su, bir metreküp doğalgazdan 5 kat pahalı. Bari İmamoğlu çamaşırları gazla yıkamanın formülünü de verse...

Ne demiş?
Gülben Ergen borsadaki hayal kırıklığını sosyal medyadan paylaştı: "Aldığıma bin pişman olduğum, yazıklar olsun dediğim hisselerin isimlerini yazsam cezası var mı?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA