Benim 28, 29 ve 30 Temmuz akşamları izlediğim TRT Ana Haber'de yoktu. Ne mi yoktu? TRT sanatçısı ve yöneticisi Faruk Salgar'ın vefat haberi ve cenaze töreninin görüntüsü... Zaten nasıl olsundu ki, TRT, ömrünü adeta kuruma adayan Salgar'ın cenazesine kamera bile göndermemişti...
O Faruk Salgar ki TRT'ye ses, nefes verenlerdendi. 2005 yılında TRT İstanbul Radyosu Türk Sanat Müziği Müdürlüğü, TRT Repertuar Kurulu Üyeliği ve İstanbul Radyosu İcra Denetleme Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendi. Aynı yıl İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü'nde repertuvar dersleri vermeye başladı. TRT Müzik kanalında yayınlanan Radyo Günleri adlı programın sunuculuğunu ve solistliğini yaptı. 2011-2013 yılları arasında TRT Türk Halk Müziği Müdürlüğü ve TRT Çok Sesli Müzikler Müdürlüğü görevlerinde bulundu.
Beklerdim ki onun için TRT'de bir tören düzenlensin, cenazesine TRT üst düzey yöneticileri katılsın, kurumun haber bültenlerinde ondan bahsedilsin, hatta anısına TRT Müzik kanalında ya da İstanbul Radyosu'nda onun şahane performanslarından derlenen özel programlar yapılsın. Ama nerdeee? İstanbul'daki cenazesinden Altınoluk'a dönene kadar yol boyu TRT radyolarını dinledim. Birinde bile adına rastlamadım.
Kim bilir kurum adına daha ne vefasızlıklar yapılmıştı da, can arkadaşım olduğu için ben sadece Faruk'a reva görülenden haberdar oldum. Yazık ki ne yazık...
İşte böyle çarpılırsınız!
Geçen haftanın sosyal medyada en fazla konuşulan konularından biriydi. İlk yerli otomobilimiz TOGG trafikte bir kazaya karışmıştı. TOGG'un çarpıştığı ve yıllardır otomotiv sektöründe sağlamlığın ve güvenliğin simgesi olarak görülen "İsveç tankı" Volvo'ydu.
Araçların görüntüsü sosyal medyada elden ele, dilden dile dolaştı. Zira bizim otomobilimizin sadece kapısında bir sürtme izi bulunurken, Volvo'nun ön tarafı dağılmış, kullanılamaz hale gelmişti.
Bu "doğal crash test" hepimizi gururlandırdı. Ama ben görüntüden bir de "mesaj" süzdüm. Kur'an ve İslam'a karşı takındığı çirkin tavırla herkesin nefretini kazanan İsveç'in nasıl "çarpılacağının" ilahi bir işareti...
Yine, yeniden, hep Barış
Bugün 4 Temmuz.. Gelmesini hiç istemediğim günlerden biri. Barış Akarsu kardeşimin ölüm yıldönümü. Bu kez yıldönümünün can kardeşim TRT sanatçısı Faruk Salgar'ın vefatının hemen sonrasına rastlaması beni daha da duygusallaştırdı. Teselliyi fotoğrafta gördüğünüz kedi oyuncağında aradım.
O oyuncağı Barış Akarsu'yu sevenler hemen hatırlayacaktır. Onun fanlarının oluşturduğu BAG grubunun üyeleri o kedicikleri kendi elleriyle yapmış, Beyoğlu'ndaki bir kitapçıda düzenledikleri bir kermeste satılıp, geliri Barış'ın da destekçisi olduğu lösemili çocuklara gönderilmişti.
Onu yıllardır Küçükkuyu'daki baba evinde tutuyorum. Onunla önce kızım Ela oynadı. Şimdi de minik kuzeni Kemal oynayacak. Böylece Barış'ın o kedide attığına inandığım sıcacık yüreği, onlara da rehberlik edecek.
Gaf kürsüsü
Show Ana Haber'de Antalya'daki kaza haberini seslendiren arkadaş büyük çam devirdi: "Genç kız, yaralıların cansız bedenlerinin arasında annesini aradı:"
Zap'tiye
Afra Saraçoğlu - Mert Ramazan Demir, Sıla Türkoğlu - Alp Navruz, Hande Erçel - Hakan Sabancı... Yaz aşkları güney sahillerinde karpuz kabuğu gibi denize düştü!..
Ne demiş?
Oyuncu Jessica May bayramda memleketi Brezilya'ya gidip babasının elini öperek bahşişi kapmış. Adamcağız şaşırmış: "Türkiye'de para kazanmak ne kadar kolay?.."