Geçen hafta Kızılcık Şerbeti dizisindeki Fatih karakterinin yakasında bulunan Atatürk rozetinin kasıtlı olarak sansürlendiği iddiası infial yarattı. Ancak dizinin yapımcısı Faruk Turgut, "Orada sansürlenen Atatürk rozeti değil, kıyafetin üzerindeki firma logosuydu. Benim duruşumu herkes bilir" diye açıklama yapınca sular biraz olsun duruldu.
Dizi, muhafazakar bir ailenin oğluyla modern batılı görüşü benimseyen ailenin kızı arasında gerçekleşen evlilik sonucu "iki mahallenin" fikrî ve sosyal çatışmasını anlatıyor. Konunun hassasiyeti nedeniyle bazen sınır ihlalleri de yaşanıyor doğal olarak. Bunları değerlendiren RTÜK, diziye 7 hafta yayın durdurma cezası vermiş ama mahkemeden alınan yürütmeyi durdurma kararıyla bu ceza uygulanamamıştı. Bu kez de Atatürk tartışmasıyla dizi bir kez daha televizyon sayfalarının sınırlarını aştı.
Evet, Atatürk'ü sevmek, saymak, değerlerini korumak hepimizin asli görevi. Ama olayın aslını, astarını bilmeden hassasiyetlerin üzerini kaşıyıp, kanırtmak ülkeyi kutuplaştırmaya çalışanların ekmeğine yağ sürer. Aman diyeyim...
Peki gerek RTÜK'ün verdiği ceza, gerekse Atatürk tartışmalarından kârlı çıkan kim? Dizinin ta kendisi... Milyonlarca liralık bütçe ayırsalar, böyle bir tanıtım gerçekleştiremezlerdi doğrusu...
Kim içeride kim dışarıda?
Toplumda acayip bir bölünme var. Ama ne politik ne sosyolojik. Bu seferki tamamen psikolojik...
Memleketin yarısı zıvanadan çıkmış, resmen delirmiş. Adam "Haydi rastgele" deyip, sırf birine bulaşarak rahatlamak için arabasıyla trafiğe çıkıyor. Yan baktın, omuz attın bahanesiyle insanlar ölüyor. Toplumca nevrotik zamanlardan geçiyoruz. Ya da geçemiyoruz... Memleketin diğer yarısı ise ruh gibi geziyor. Dünya yansa bir tutam otları yanmayacakmış gibi duyarsız haldeler. Dudaklarında plastik bir gülümseme, alayı antidepresan etkisinde... Kafasının üzerinde kurşunlar vızıldarken elinden çayını, çekirdeğini bırakmayanımız var. Bu arada bir de istatistik vereyim. Türkiye'de son 11 yılda antidepresan kullanımı 64 kat artmış. Yahu herkesin dilindeki şarkının adı bile Antidepresan, dahası var mı?
Velhasıl, memleketin orta yeri koca bir tımarhane. Gelgelelim, kim içeride, kim dışarıda işte o belli değil...
Sanırım başkanlığa yürüyorum
Sezon boyunca Jorge Jesus'tan Fenerbahçe'ye hoca olmayacağını yazıp durdum. En sonunda da 10 Mayıs 2023 tarihinde şöyle yazdım:
"Jesus göreve geldiğinden bu yana ne yerel, ne uluslararası hiçbir başarı sağlamadı. Bir tane bile derbi maçı kazanamadı. Avrupa'da ilk turlarda elenmek Fenerbahçe'nin kaderi oldu. Şimdi size bir başka istatistik vereceğim: Mütevazı, halim selim, vitrini olmayan, pek çoklarının hadsiz bir şekilde görüntüsünü ve yaşam biçimini aşağılamaya kalktığı İsmail Kartal'a bakalım: Fenerbahçe başında çıktığı 52 lig maçında sadece 5 mağlubiyet alıp 2.2 puan ortalaması toplamış. Oynadığı 9 derbi maçında sadece 1 kere yenilmiş. Oynattığı yürekten futbolla taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmış. Adeta ruh çağırır gibi 'Fenerbahçe ruhunu' tek başına geri getirmiş bir teknik direktör... İddia makamının başka sözü yok..."
Tevazuda bulunmayacağım. Mürekkep marifetiyle Jesus'u gönderdim, İsmail'i getirdim. Sanırım başkanlığa doğru emin adımlarla yürüyorum. Ali Koç ile Aziz Yıldırım'ın önümü kesmek için altılı masa kurmaları kuvvetle muhtemeldir. :)
Ne demiş?
"Geçmişinizi bugüne taşıdığınız sürece bugün yeni bir gün olmuyor. Geçmişin yükünden kurtulamadığınızda, her sabah yeni bir güne değil, düne uyanırsınız." (Prof. Osman Müftüoğlu'nun paylaşımı)
Gaf kürsüsü
Oyuncu Özge Özpirinçci'nin kadın hayranı, "Bana İlk ve Son'daki gibi s..tir git der misiniz?" diye ricada bulundu. Özpirinçci de isteği geri çevirmedi.
Zap'tiye
Avrupa'da neredeyse ayda bir Kur'an yakma rezaleti yaşanırken, bizde İncil ve Tevrat yakan kimseyi görmediniz, göremeyeceksiniz. İşte İslam'ın farkı...