Birinci Dünya Savaşı öncesinde Batı tarafından ülkemize yakıştırılan "Hasta adam" nitelemesi son yıllarda yeniden ısıtılıp, servis edilmeye başlanmıştı. Türkiye düşmanları, yeni işgal planlarını uygulamaya sokmuştu. Peki ne oldu? Birer birer Türkiye'ye muhtaç hale geldiler. Tutarlı, dirayetli, dengeli dış politikamız, Türkiye'yi bölgesinin en güçlü ve etkin ülkesi haline getirdi. Kutuplaşan dünyanın hasım liderleriyle haftada iki kez görüşebilen tek devlet başkanı olan Erdoğan sayesinde kıtlığa sürüklenen dünyaya tahıl sevkiyatı başladı. Şimdi en haris, en şımarık dünya liderleri bile "zorunlu olarak" takdirlerini iletiyor. Tahıl koridorunun açılması belki de Rusya-Ukrayna savaşının bitmesi için bir barış vesilesi olacak. Türkiye'nin arabuluculuğuyla iki ülkenin yakın zamanda masaya oturması bekleniyor. Dünya barışı için herkes Türkiye'nin gözünün içine bakıyor.
Bu kış Avrupa için zor geçecek. Çünkü Rusya, kendisine uygulanan yaptırımlara karşı doğal gaz kartını açmaya hazırlanıyor. Yani başta Almanya olmak üzere Rus gazına muhtaç olanları buz gibi bir kış bekliyor. Ama Türkiye'nin girişimleriyle Avrupa'nın şimdiden kemikleri ısınmaya başladı. Çünkü ülkemizden geçen doğal gaz hattı, pek çok ülkenin kurtarıcısı olacak. Putin şimdiden "Avrupa, Türkiye'ye dua edecek" diyor.
İsveç ve Finlandiya ise bir süredir elimize bakıyor. Yıllarca terör örgütlerine kucak açan bu iki ülke, Rusya'dan ürküp NATO'ya üye olmak için Türkiye'nin elindeki anahtara muhtaç. Sahip olduğumuz veto yetkisi, Demokles'in kılıcı gibi başlarının üzerinde sallanıyor. Yani şimdi arka bahçede bekleme sırası onlarda...
Türkiye'nin savunma sanayiindeki müthiş hamleleri de bizi bir üst lige taşıdı. İHA ve SİHA'larımızı almak için kuyrukta bekleyen ülkeler var. Bir yıl sonra göklerde olması beklenen yerli muharip savaş uçağımızı ortak üretmek için Rusya bile teklifte bulundu. Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra uçaklarımız uçmasın diye lastik göndermeyen ABD bile olan biteni büyük bir şaşkınlıkla izliyor. Abdülhamid Han sondaj gemimizin Akdeniz'e açılması ise düşmanlarımız için bir başka hüsran ve endişe sebebi oldu.
"Hasta adam"dan "Hasta eden adam"a... Haydi bakalım, düştünüz mü şimdi elimize?..
İkinci şansı kim istemez ki?
Geride bırakmaya hazırlandığımız yaz ekranının bana göre en başarılı programlarından biri Show TV'deki Bir Şansım Olsa... Çünkü izlenme oranları pek çok iddialı diziyi, filmi ve programı geride bırakıp, tüm izleyicide ilk 15'in içine girmeye başladı. Bunda en büyük paylardan biri de oyuncu Ahu Sungur'un mükemmel sunuculuk performansı.
Olayların içine girmekte, empati kurmakta hiç zorlanmıyor ve samimiyeti hemen izleyiciye geçiveriyor.
Aslında programı ilk izlediğimde kandırıldığımı düşünüp ağır bir eleştiri yazısı kaleme almıştım. Zira gerçek gibi gösterilenlerin hepsi canlandırma, kişiler ise oyuncuydu. Ancak sonradan anladım ki, önemli olan konuların nasıl ekrana getirildiği değil, her insanın ikinci bir şans tanınmaya hakkı olduğunun ortaya konulması. Program, olaya konu olan insanların keşke'lerini ve pişmanlıklarını onarmak için adeta bir zaman tüneli kuruyor. Hatalarımızı düzeltmemizi sağlayan, keşke'lerimizi iyi ki'lere dönüştüren böyle bir fırsata hangimizin ihtiyacı yok ki?.. Bakın, program bana bile hatamı telafi etme şansı tanıdı!.
Gaf kürsüsü
Merve Boluğur, eski aşkı Murat Dalkılıç'ın eleştirilerine karşılık verirken belden aşağı vurdu: "Erkekçikler lütfen uzak durun benden..."
Zap'tiye
Adının önünde ve formasında "Hangi Kredi" yazan Ümraniyespor'un, Fenerbahçe'ye ilk maçta üç gol atması, Teknik Direktör Jorge Jesus için ilahi bir uyarı olabilir mi acaba?
Ne demiş?
Hande Fırat, CNN'de sunduğu programa "Oraya gelip mümkünse Hande dahil hepinizi dövesim var" diye mesaj atan seyirciye "Hodri meydan" dedi: "Haydi gel, bekliyorum."