Düşünebiliyor musunuz, bir dizi için birbirinden güçlü 5 başrol oyuncusuyla yola çıkıyorsunuz. Zamanla, biri dışında hepsi diziden ayrılıyor. Hikaye bambaşka bir yöne evriliyor. Diyorlar ki, "Artık bu diziden hayır gelmez, kısa zamanda final yapar..." Hiç de öyle olmuyor. Atv yönetimi diziye inanıyor ve arkasında durmaya devam ediyor. Bir Zamanlar Çukurova, -dile kolay- 141'inci bölümüyle zirvedeyken ekranlara veda ediyor...
Dizi yarışının kaygan kulvarında bu kadar virajı alıp, ipi göğüslemek öyle her babayiğidin harcı değil. Bunda Atv yönetimi ile birlikte yapımcı Tim'S&B Prodüksiyon, yönetmen Murat Saraçoğlu ve Evren Karabıyık Günaydın, senaristler Yıldız Tunç, Atila Özel, Ayça Üzüm ve Selena Çağlayan'ın insanüstü çabalarının da payı büyüktü. Gelenin. gideni aratmadığı müthiş oyuncu kadrosunun işe "yüreğini" koyması, ateşi söndürmeyip daha da harlaması bu inanılmaz başarıyı getirdi.
Ve... Belki de en büyük faktör, ne eksen yedi veren, bugüne kadar ülkenin kültür, sanat ve spor dünyasına yıldızlar kazandıran Çukurova'nın bereketli toprağıydı...
Ya Diyarbakır babaları?
Bakmayın siz babaların vakur ve mesafeli duruşuna... Söz konusu evlatları olunca yürekleri herkesten fazla çağıldar, gözyaşları içlerine içlerine akar da fark etmezsiniz.
Diyarbakır annelerini biliyorsunuz. Üç yıldır kendilerinden koparılıp terör örgütü tarafından esir alınan evlatları için HDP İl Binası'nın merdivenlerini kendilerine yuva yaptılar. İçlerinde yaşattıkları umudu, öfkelerinin üzerine çıkarttılar. Sonuç da aldılar.
Onları hep "Diyarbakır Anneleri" olarak andık. Ama içlerinde babalar da vardı elbette. Düşünebiliyor musunuz, büyütmek için sırtlarında taş taşıdıkları evlatlarını en verimli olacakları çağlarında terör örgütüne kaptırmışlar. Sağ mı, ölü mü bilmiyorlar. Dağlardan kurtulanlar anlatıyor. Diyorlar ki, "Örgütün kaçırdığı genç kızlar cinsel köle olarak kullanılıyor." Söyleyin, hangi babanın yüreği buna katlanabilir ki?
Allah kimseyi evladıyla sınamasın. Ben sıcacık evimde biricik kızımı hangi hediyeyle şımartayım diye düşünürken, onların ciğerine her gün başka kor düşüyor.
Bu özel günde benim yüreğimden Diyarbakır Babaları'na demet demet çiçek koptu. Paylaşayım istedim...
Babalar Günü hatırına
İnsanları sigaranın olumsuz etkilerinden korumayı amaçlayan Sigaragerçekleri. com'un yeni kamu spotu gerçekten de çok etkileyici.
Görüntüler, yollara serilmiş insanların sarsıcı manzarasıyla açılıyor. Dış ses, "Uluslararası sigara şirketleri her yıl 700 milyon insanın ölümüne yol açıyorlar. Onlar, kaybettikleri her tiryakinin yerine birini buluyorlar" diyor. Sonra kadraja bir küçük kız çocuğu giriyor ve diyor ki: "Ama ben kaybettiğim babamın yerine kimseyi bulamadım..."
Bugün Babalar Günü... Evlatlarını seven babalar sigarayı bıraksın. Babalarını seven evlatlar, onlara sigarayı bıraktırsın.
(Sigarayı bırakmanızı kolaylaştıracak hatta ondan nefret etmenizi sağlayacak her türlü bilgiye Sigaragerçekleri. com'dan ulaşabilirsiniz. Gelin, kurtarın kendinizi şu zehirden...)
Ve sezon finali...
Pandemiye aldırmadan, bayram, seyran, yılbaşı demeden sizlerle bu yıl da aralıksız beraber olduk çok şükür. Sizlerin yoğun ilgi ve desteği Yakından Kumanda'yı zirvede tuttu, sektörün mihenk taşı olma misyonunu devam ettirdi. Köşemiz her yıl olduğu gibi bu sezon da ödülden ödüle koştu.
Şimdi sıra geldi Yakından Kumanda'nın pillerini şarj etmeye. Allah nasip ederse, rota yine Ege kıyıları olacak. Piller dolar dolmaz buradayım...
Gaf kürsüsü
TV 100'de haber bültenini sunan Oğuz Haksever'in dili, mahkeme haberini sunarken fena sürçtü: "Kevin Spacey hakim karşısına s.çtı..."
Zap'tiye
CNN Türk muhabirinin sokakta "Abdülhamid kimdir?" diye sorduğu genç kız, "Tarihçiydi galiba" dedi. Demek ki İlber Ortaylı'yı yolda görse "Padişahım çok yaşa" diye bağıracak...
Ne demiş?
"Farklı olan kalabalıkta, ışığı olan karanlıkta gizlenemez." (Atv'nin yeni dizisi İçimizdeki Ateş'in fragmanından)