20 Aralık gecesi spekülatörlerin uçurduğu döviz ve altın fiyatlarına tarihi bir darbe vuruldu. Türkiye'nin geleceğine ipotek koymak için mevcut hükümeti zor duruma düşürmek üzere suni olarak şişirilen piyasalara son derece akılcı bir müdahalede bulunuldu. Bir dizi cesur ve yerinde kararla Türk Lirası'nın itibarı kurtuldu, milletin morali yükseltildi. Bana göre bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınmış en önemli 'devrimsel' kararlardan biridir. Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.
Gelin görün ki; bu kararla planları bozulanlar, duygularını saklamayı beceremediler. Körü körüne karalamayı muhalefet sanan kanallardan Halk TV'nin sunucusu Şirin Payzın da bunlardan biriydi. Eğer henüz izlemediyseniz, lütfen bir arama motoruna "Şirin Payzın'ın yüzü asıldı" diye yazın ve izleyin. O akşam döviz ve altın fiyatları pike yaptığında Şirin Payzın bu haberi 'vermek zorunda kalırken' adeta işkence çeker gibiydi. Yüzü düştü, kelimeler boğazında düğümlendi.
Bence bu da, ekonomik devrim gecesinin tarihi görüntüleri arasında ayrıcalıklı yerini aldı...
İyi, Kötü ve Çirkin!
Aksaray'da minicik 5'inci sınıf öğrencisini sille tokat döven öğretmen müsveddesini izlediniz mi? İzlemediyseniz, çok şanslısınız. Çünkü ben seyrettiğim dakikadan itibaren sinir küpü haline geldim, uyuyamadım.
Yahu bu nasıl öğretmenlik? Bıraktım öğretmenliği, nasıl insanlık? İnsan, bacak kadar çocuğa nasıl tüm kuvvetiyle yumruk sallar, boğazını sıkar, tekme atar? Bundan öğretmen olur mu? Hemen mesleki ehliyeti elinden alınmalı. Hapse atılmalı. cezasını çektikten sonra da uzun süre psikolojik tedavi amaçlı bir akıl hastanesine kapatılmalı ki başka çocuklar kurtulsun.
Allah, o çocuğun anasına babasına da sabır versin. Benim çocuğuma yapıldığını düşünüyorum da... Neyse, hiç girmeyeyim o konuya...
Aslında olayın başrollerinde bir değil üç öğretmen vardı. Tıpkı ünlü kovboy filmindeki gibi: İyi, Kötü ve Çirkin... Kötü olanı yukarıda okudunuz. İyi olan, gürültüleri duyup koridora çıkarak, bedenini eziyet gören öğrenciye siper eden gerçek Çalıkuşu... Bir de Çirkin olan var ki, onu da mutlaka yazmalıyım. O da gürültüleri duyup, sınıfının kapısını açıyor ve olan biteni görüyor. Ama diğer kadın öğretmen gibi müdahale etmek yerine, sanki hiçbir şey olmamış gibi kapıyı kapatıp, dersine devam ediyor...
Üç öğretmen... Biri rezil... Biri ödlek... Biri kahraman... Allah, çocuklarımızı her zaman üçüncüsüyle karşılaştırsın...
Kör müsünüz?
İzlediğim her seferde bana duygu sağanağı yaşatan banka reklamındaki görme engelli piyanist kızımız İpek Nisa Göker aslında böyle soruyor hepimize: "Kör müsünüz?.."
O görmemiş ama hissetmiş. Neyi mi? Dünyayı nasıl kirlettiğimizi, doğayı nasıl acımasızca katlettiğimizi... Oturmuş piyanosunun başına ve Doğanın Çığlığı diye bir beste yapmış. Biz gözü sözde görenlerin görmediği, kulağı sözde işitenlerin duymadığı o çaresiz çığlığı notalara dökmüş. Her dinleyişte içimi titreten o eşsiz ezgi bana göre çevreciliğin milli marşı olmalı.
Bu arada yeni kampanyasında doların yeşilini değil, doğanın yeşilini öne koyan, kömürü baz alan projelere finans desteği sağlamayan Garanti BBVA'yı da bu duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum.
Gaf kürsüsü
Malatya'da çalıntı kartla ATM'den para çekmeye üzerine çuval geçirerek giden ve bu haliyle adeta "Ben buradayım" diyen hırsız, şıp diye bulunuverdi.
Zap'tiye
Kuzu pirzolanın kilosu 185 lira oldu. Ya "Bir kahkaha, bir kilo pirzola" lafı tarih olacak ya da komedyenler bilet fiyatlarına zam yapacak.
Ne demiş?
Hırsızlara kaptırdığı 10 bin lirası, polis tarafından bulunup iade edilen adam ne dese beğenirsiniz? "Ben dolarımı 18 liradan satacaktım, şimdi düştü 12 liraya... 60 bin lira zararımı kim ödeyecek?"