Artık Berfin Özek ismini bilmeyen yok gibi. Sevgilisinin, yüzüne kezzap attığı talihsiz kızımız... Türkiye geçen hafta yine onu konuştu. Berfin, yüzünü mahveden genç ile nikah masasına oturunca hedef tahtası oldu. Bu davranışının sapık ve katillere cesaret aşılayacağı filan söylendi. Hatta öz babası bile "Benim artık öyle bir kızım yok. Gördüğüm yerde yüzüne tüküreceğim" dedi. Gelin görün ki, kimsenin aklına az da olsa empati yapmak gelmedi. O genç kızın ne hissettiği, hayattan ne beklediği, aylarca nasıl bir travmanın içinde bocaladığı hiç gündeme getirilmedi. Sonuçta Berfin yetişkin bir kızdır. Kendi kararlarını kendi verir. Kararlarının sonucuna katlanmak da tamamen onun inisiyatifindedir.
Benim asıl aklıma takılan ise başka bir şey: Evlilik kararından sonra sosyal medyada Berfin için atıp tutan magazin ünlülerinin bir tanesinin bile aklına "Yahu bu ayki estetik operasyonlarımdan ve makyaj harcamalarımdan azıcık kısayım da şu kızın yüzüne estetik cerrahi yaptırayım" demek gelmedi. Neyse, onlar kliniklere gazeteci çağırıp, Fransız askısı reklamı yapmaya devam etsinler...
Dilencilik nasıl bitirilir?
Bültenlerden 'dilenci operasyonu' haberleri eksik olmuyor. Zabıta ve polis ekipleri dilencileri toplayıp, ceza keserken yanlarından da haberciler eksik olmuyor.
Geçenlerde son derece yaratıcı (!) bir dilencilik vakasına daha rastladık. Adam kendini tepeden tırnağa gazlı bezle sarmış. Üzerine de hafiften kırmızı boyalar sürmüş. İlk baktığınızda mumya gibi görünüyor. Yanındaki arkadaşı da hastanın ağır yanıkları olduğunu, tedavi için paraları olmadığını filan söylüyor. Tabii ki bütün bu olup bitenler, saf vatandaşın vicdanından para sağmak için yapılan aldatmacadan başka bir şey değil.
Peki sonra ne oluyor? Zabıta ekipleri, mumya arkadaşı minibüslerine bindirip merkeze götürüyorlar. Orada bizim mumyanın üstünden 264 lira çıkıyor. Belli ki bu para sadece bir-iki saatlik mesainin (!) karşılığı. Sonra?.. Sonrası trajikomik... Dilenciye Kabahatler Kanunu uyarınca 204 lira idari para cezası kesilip salıveriliyor.
İstanbul'un merkezi caddelerinden birini mesken tutan bir dilenci için o ceza leblebi, çekirdek parası... Deseniz ki, "Bize her gün 200 lira vereceksin, biz de sana hiç ilişmeyeceğiz", dünden razı olur.
Ceza caydırıcılık içermeli. Her yakaladığınız dilenciye 5 bin lira ceza verin, katlarına, lüks otomobillerine, son model cep telefonlarına el koyun, bakın bakalım bu şehrin sokaklarında tek bir dilenci kalıyor mu?..
GÜNAYDIN'dan moral aşısı
GÜNAYDIN ekibi, yine şahane bir yılbaşı partisi gerçekleştirdi. 2021'in kasvetini dağıtmak, yeni yıla neşe ve umutla girmek için düzenlenen geceye üst düzey bir katılım vardı. Bu da GÜNAYDIN'ın Türk basınındaki özel ve seçkin yerini betimlemesi adına son derece önemliydi.
Hem mekana ev sahipliği yapan Mandarin'in enfes atmosferi hem de başta Sinan Özedincik ve Yusuf İzel kardeşlerim olmak üzere tüm GÜNAYDIN ekibinin sıcak ev sahipliğiyle insanlar evlerine son derece mutlu döndü. Benim de nasibime; gecede uzun uzun sohbet etme olanağı bulduğum sevgili dostlarım Oktay Kaynarca ve Kerem Alışık ile beraber çektiğim bu "üçü bir arada" hatırası düştü...
Ne demiş?
Nesrin Cavadzade bahçe çitlerinin üzerinden atlayıp kaçmasına rağmen kendisini yakalayarak soru soran magazin muhabirlerinin hakkını verdi: "Bence yılın magazin ödülünü size vermeliler."
Gaf kürsüsü
TV 8'de skandal... 2. Sayfa stüdyosuna tuhaf bir dansla giren Astrolog Dinçer Güner: "S... tutarak giriyoruz yeni yıla..." Gülşen Yüksel: "Canlı yayındayız..." Güner: "Aaa, başladık mı?"
Zap'tiye
İnsanlar birbirlerine "Aşılı mısın?" diye sordukça kedilerle köpekler kıs kıs gülüyordur herhalde...