Dove sabun firmasının son derece anlamlı kampanyasını televizyon reklamları sayesinde öğrendim. Reklam, telefondaki bir genç kızın süslenmiş, püslenmiş, mükemmel (!) bir fotoğrafıyla başlıyor. Sonra görüntü geriye sarılıyor. Meğer o genç kız bu görüntüye ulaşmak için önce ağır bir makyaj yapmış. Sonra çeşitli görüntü efektleriyle yüzünü 'kusursuz' (!) hale getirip o fotoğrafı çekmiş. Oysa son derece masum, duru, doğal ve karakteristik özelliklere sahip bir genç kızmış. Yani güzel görünmek için sadece sabunla yüzünü yıkaması yetermiş... Firma da bu gerçekten hareketle bugüne kadar özel rehabilitasyon çalışmalarıyla tam 400 bin gence 'özgüvenini' yeniden kazandırmış.
Cep telefonları ve dolayısı ile selfie icat olduğundan beri hepimiz kusursuz görünmenin peşine takıldık. En güzel, en yakışıklı, en bakımlı görünmek için kimimiz estetik kliniklerinde bıçak altına yatıyor, kimimiz yağlarını aldırıyor, kimimiz ise photoshop gibi görsel efektlerden medet umuyor. Herkes kendini bırakıp, bir başkası olmaya çalıştıkça sokaktaki tüm genç kız ve kadınlar birbirine benzer oluyor. Caddeler klon burunlar, çıkık elmacık kemikleri, ördek dudaklar ve zenci popolarıyla doldu. Giderek özgüvenimizi yitirip, başkası olmaya çalıştıkça hepimiz sanki farkında olmadan yüzümüze aynı maskeyi takıp, görünmez üniformalar giyiyoruz.
Oysa bizi 'biz' yapan; hafif kemerli bir burun, azıcık düşük göz kapakları, normal bir dudak ve bu halimizle barışık durmamız olmasın sakın?
Tebrikler Dove... Bize hatırlattıkların için...

Bravo Demet Özdemir!
İşte tam da yukarıdaki meseleye ilişkin harika bir protesto. Ünlü oyuncu Demet Özdemir, makyaj ve estetik müdahaleleri abartan ünlülerle dalgasını geçmek için cep telefonundaki bazı efekt uygulamalarından yardım alarak kendini ördek dudaklı, çıkık elmacık kemikli, palyaço kaşlı bir hale getirip, altına da "Bugün estetiği fazla kaçırdım" yazarak ince ince dalgasını geçmiş.
Serdar Ortaç da dünkü Günaydın'da "Ortalık ördek dudaklılarla doldu" demişti. Ben de geçenlerde ironi yapmak maksadıyla bizim Zap'tiye kutucuğunda "Herkes ördek dudaklı oldu. Yakında Nişantaşı sokaklarında ördek yavruları "Anne, anne" diyerek kadınların peşine takılacak" demiştim. O günler yakın...

Milyoner'de gerçek olan hayal
Atv'nin sevilen yarışma programı Kim Milyoner Olmak İster?'e bu hafta damgasını vuran isim Muharrem İlhan oldu. Çocuklarına örnek olmak için 50 yaşında üniversite kazanıp, kızıyla birlikte derslere giren İlhan, 30 bin lirayı garantiledikten sonra hayalini açıkladı. Dedi ki: "Yarışmanın gidişatını etkilememek için bunu baştan söylememiştim. Benim hedefim şuydu: Ben Samsun Bafra'da çocukken hep babamın köye gelen kırmızı minibüsten inmesini beklerdim. Arkadaşlarla oyun oynarken kırmızı minibüsü görünce oyunu bırakıp, onu karşılamaya koşardım. O da kasabadan aldığı şekerleri bize dağıtırdı. Ben babamı 10 yaşındayken kaybettim. Hep onun hasretini çekiyorum. Ne zaman bir kırmızı minibüs görsem, içinden babam inecek sanıyorum. Şimdi artık o kırmızı minibüsü alabilirim. Alıp, evimin önüne koyacağım ve babamın kapısından indiğini hayal edeceğim..."
Yarışmadan 50 bin lira ödülle ayrılan Muharrem İlhan'ın duygusallığı yanında bir başka özelliği de insanlara güvenip bugüne kadar defalarca dolandırılmasıydı. Son olarak aracını bir yakını vasıtasıyla tamire göndermiş, parasını da ödediği halde aracı parçalanıp satılmış, elinde bir tek ruhsatı kalmıştı. Sunucu Kenan İmirzalıoğlu, konuğuna veda ederken sıkı sıkı tembihlemeden edemedi: "Aman ha, bu sefer bir tanıdığınıza güvenmeyin. Minibüsü gidip kendiniz alın."

Gaf kürsüsü
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Atatürk ve arkadaşları 1939 yılında zeytinle ilgili kanun çıkardılar" demesin mi? (Atatürk 1938'de vefat etmişti)

Zap'tiye
Bugün futboldaki en önemli bayındırlık günü. Karadağ'a bir tünel açtık mı Dünya Kupası'na çıkıyoruz.

Ne demiş?
"Bak şimdi, Afrika'da fil yavruları artık dişsiz doğuyormuş. Kalıtımsal olarak daha uzun yaşayabilmek için. Bunun konumuzla hiçbir alakası yok ama..." (O Ses Türkiye'de Beyaz'dan zamansız bir çevre mesajı)