Dizi tutkunları geçen hafta iki yeni yapımla tanıştı. Star'da görücüye çıkan Sana Söz ve Show TV'nin ekrana sürdüğü Aziz...
Sana Söz'de başrol oyuncuların değil, gündüz kuşağı reality show programlarının. Nehir Erdoğan'ın canlandırdığı Elif Karaca adında çok ünlü bir sunucu var. Bir kıza tecavüz ederek, onu balkondan atıp komaya sokan zengin bir ailenin çocuğu Bora'nın peşinde. Aynı zamanda Erkan Petekkaya'nın oynadığı Komiser Ömer de aynı genci içeri atmak için mücadele veriyor. Ancak ikilinin mücadelesi kesiştikçe birbirlerini suçluyorlar. Komiser, bu tür programların polisin emeğini çaldığına, insan hayatının reytinge tahvil edildiğine inanıyor. Sunucu ise komiserin kişisel zayıflıkları yüzünden hukukun dışına çıktığını, bu yüzden zanlının salıverildiğini söylüyor. Tam bu esnada sunucunun şöhreti altında ezilen avukat kocası, kendini ispatlamak için o gencin savunmasını üstleniyor. Öyle olunca da çarşı pazar karışıyor tabii. Yeni bir dizinin peşine gündüz kuşağı izleyicilerinin potansiyel ilgisini de takmak akıllıca. Ama malzeme çok kısıtlı. Bu hikayenin uzun soluklu bir diziye dönüşmesi için senaristlerin fazla mesai yapması gerekecek gibi.
Show TV'nin yeni silahı Aziz ise bir dönem dizisi. Hikaye aslında Yeşilçam ve edebiyat dünyasında çok sık kullanılmış bir hikaye. Askerde şehit olduğu sanılan genç, dönüşte nişanlısı dahil geride bıraktığı tüm hayatının yağmalandığını görüyor. Sonrası malum. İntikam da intikam...
Dizi, neredeyse tek başına Murat Yıldırım'ın oyunculuk gücünün ve hayran kitlesinin sırtına bindirilmiş gibi duruyor. Ona eşlik eden ve Çukur dizisiyle yıldızı parlayan Damla Sönmez ise bu yeni fırsatı çok iyi kullanacağa benziyor.
Bu arada diziyi ateşleyen yakıtlar arasında son dönemde giderek artan Fransa antipatisinin kullanıldığını da gözlemledim. Fransızların, Hatay'ı işgal ettiği yıllarda Türkler'e yaptığı zulüm, milliyetçi duyguları köpürtüyor. Türk çocuklarını asimile etmek için kurulan Fransız okulunun mezuniyet töreninde görme engelli bir ninenin açtığı Türk bayrağı gibi pek çok 'dürten' sahneyi bu dizide sıkça izleyeceğiz gibi görünüyor.

Futbol Şurâsı toplanmalı
Türk Futbolu, Türk Lirası'ndan daha büyük bir hızla değer kaybediyor. Ligde yıllardır hepimize futbol diye yutturulan itiş kakış yüzünden seyirci sayısı azaldı. Milli Takım, Avrupa'da giderek kan kaybediyor. Hakemlik müessesi yıprandı ve başarısızlıklarını örtmek isteyen kulüp yönetimlerinin günah keçisi haline geldi. Hesapsız transfer politikaları yüzünden kulüpler kaliteli oyuncu alamaz oldu. Türkiye, son kullanım tarihi geçmiş yabancıların süper emeklilik cenneti haline geldi. Bir türlü kısıtlanamayan yabancı futbolcu enflasyonu yüzünden gençlerimizin önü kapandı. Milli Takım, neredeyse tamamen yurtdışında yetişen ve oynayan futbolculardan kurulu hale geldi. Yıllardır ülkemizden 'yıldız' futbolcu yetişmez oldu. Bütün bunların etkisiyle Türk Futbolu'nun marka değeri dibe vurdu. Futbol takımları neredeyse göğüslerinde lahmacuncu reklamlarıyla sahaya çıkar oldu.
Tek umudum, futbol sevgisiyle tanınan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bir Futbol Şurâsı toplanması. Bu kaosu ancak futbolun akil insanlarının bir masa etrafına toplanıp, ortaklaşa alacağı kararlar çözebilir. Futbolumuz daha da gerilemeden tarihe bir not düşeyim istedim.

Gaf kürsüsü
Tansu Sarı dostumdan yine kaçmamış: Arka Sokaklar'da Komiser Cemal'e (Yiğitcan Ergin) tuzak kuran Sude (Aslı Balcı) tecavüze uğradığını iddia ediyor. Ancak yalanı ortaya çıkıp yakayı ele verince; soruşturmayı yürüten Müfettiş İdil (Duygu Keser) "Söyle bakalım Sude" demesi gerekirken "Söyle bakalım Buse" diyor.

Zap'tiye
Yazar Pieter Aspe'nin cesedinin külleri, son kitabının mürekkebine karıştırılmış. Çok satanlardan olur mu bilmem ama kitaplık yerine kapta saklanacağı kesin!

Ne demiş?
"İyi tanı dostunu, numaradan bir yıkıl. Benden sana bir akıl: Aklın varsa tek takıl..." (Atv'deki Milyoner yarışmacısının vecizesi)