Salı günü her sabah olduğu gibi gazetede kendi yazımdan önce Hıncal Ağabey'in yazdıklarını okudum. Onu okumamın başlıca nedenlerinden biri, hepimiz gündemin peşinde koşarken, onun kendi gündemini takip etmesi, yazdıklarıyla gündem oluşturmasıydı. Bu kez de, günlük hayatın hayhuylarına kapılmadan enfes bir aşk hikayesini kaleme almıştı. Okudukça o yazı hiç bitmesin istedim...
Hıncal Ağabey, eline geçen Ömürlük Şarkılar kitabının içinde, çok sevdiği "Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır"ın öyküsünü nakletmiş. Mutaassıp bir Türk ailenin üyesi Yesari Asım Ersoy ile Yahudi kızı Suzan'ın birbirlerini 50 yıl boyunca nasıl bekledikleri kitaba aktarılmamış da sanki nakışla sayfalara işlenmiş gibiydi. Okudukça aşka inancım katmerlendi. Sonra "Neden bu şarkı?" diye düşünmeye başladım. Aklıma Hıncal Uluç'un ilk ve tek aşkı, eski eşi Holly geldi. Yesari Asım Ersoy ile Hıncal Uluç arasında öyle büyük paralellikler vardı ki... Belki de Hıncal Ağabey bu şahane hikayeyi sütununa alarak, kendi doğum gününde, ötelerdeki Holly'sine bir haber güvercini uçurmuştu...
Dedim ya, "Hıncal Uluç'un yazıları gündemi, hatta kişisel gündeminizi değiştirir" diye. Benim için de aynen öyle oldu. O yazıda ünlü bestekârın söylediği bir söz, gün boyunca beyin kıvrımlarımda dolaşıp durdu: "Eğer ilhamsız bir eser besteleyecek olursam, yarın Allah'ın huzurunda ne cevap veririm?" demişti Yesari Asım Ersoy...
Samimiyet... Ne iş yaparsak yapalım, mesleğimize yüklememiz gereken öncelikli anlam bu olmalı. Çöpçüyken de, profesörken de yaptığın işe inanmalı, tüm ruhunu ve benliğini o işin emrine vermeli, bu işin en başta Allah katında sana bir sorumluluk yüklediğini unutmamalısın. Yazdığı her notayı ruhunda hisseden, şarkılara aktardığı her kelimeye yüreğini adayan bir bestekârdı Yesari Asım Ersoy.
Şarkı tutsun diye ritmi, kalp atışına göre düzenleyen, gençler beğensin diye sokak ağzını, argoyu fütursuzca şarkı sözüne dönüştüren, şiir yazmak yerine kelime projelendirenler, "Eğer ilhamsız bir eser besteleyecek olursam, yarın Allah'ın huzurunda ne cevap veririm?" sözünü, kafalarının içinde iyice bir evirip çevirmeli...
Kovid bitmiş gibi davranmak
Haber, Yeni Şafak Gazetesi'nde sadece üç sütun yer aldı. Ama bana göre memleket gündemindeki pek çok maddeyi sollayacak kadar önemliydi.
Maske, siperlik ve dezenfektan satışlarında geçen yıla oranla 10 kat düşüş meydana gelmiş. İşte salgının bir türlü önlenememesinin, vefat oranlarının hâlâ yüksek seyretmesinin sebebi ortada. 'Aşı rahatlığı' yüzünden tedbiri bir kenara bırakmışız. Oysa pandeminin bittiği falan yok. Tam tersine yeni varyantlarıyla virüsün bulaşıcılığı giderek artıyor. Aşı olanlar hastalığa yakalanmıyor ya da çok hafif geçiriyor. Ama en azından virüs taşıyıcılığımız devam ediyor. İşte bunun için "Nasılsa aşı oldum" diyerek maskeyi, hijyeni, mesafeyi bir yana bırakmamız, bu acımasız virüsün işine yarıyor.
Bu öyle sinsi bir bela ki, adam sendecilikten, ihmalden, sorumsuzluktan besleniyor. Aman diyeyim...
Adaleti dizilerde arıyoruz
Bir dönem dizi evrenini köy ağaları ve pastoral temalar süslüyordu. Sonra sıra doktorlara geldi. Aynı anda 3-4 doktor dizisi birden izlemeye başladık. Sonra psikolojik temalı diziler moda oldu. Ondan da çabuk sıkıldık. Şimdilerde yeni trend, içinde avukatların dört döndüğü hukuk ve adalet temalı diziler. Şu anda Yargı, Evlilik Hakkında Her Şey ve Son Yaz dizilerinde hep avukatları görüyoruz.
Millet, adaleti önce mahkeme kapılarında ararken sonra gündüz programlarının stüdyolarında, son olarak da dizi setlerinde arar oldu. Sanırım adalet, reytingin de temeli oldu.
Doğukan'a düşen görev
Barış Manço'nun oğullarından DJ ve prodüktör Doğukan Manço, motor sporlarına olan ilgisiyle de tanınır. Doğukan son zamanlarda drift'e (Aracı pistte kaydırarak sürme) merak sardı. Sonunda kendi aracı ile yarıştığı Türkiye Apex Masters Drift Şampiyonası'nda birincilik kürsüsüne çıkıp kupa kaldırdı.
Drift, ana haber bültenlerinde en fazla yer alan motor sporları branşı. Ama sportif yönüyle değil, bir 'magandalık yöntemi' olarak. Maalesef o arkadaşlar trafik akarken araçlarını kaydırarak büyük tehlike yaratıyorlar. Hatta öyle ki İstanbul'da bazı göbeklere drift yapılmasın diye setler bile yapıldı.
Şimdi sevgili Doğukan'a düşen bir görev var. Bir kamu spotu hazırlayarak sokaktaki drift meraklılarını piste çağırmak...
Ne demiş?
"Fosil yakıtları kullanarak kendinizi yok ediyorsunuz. Bu duyduğum en saçma şey. Bizimkinde en azından bir gök taşı vardı..." (BM Genel Kurulu'nda konuşan temsili dinozor Frankie'nin sözleri)
Gaf'let kürsüsü
Didem Şener adlı sosyal medya fenomeni "Kist ameliyatı olacağım" diye para toplayıp, göğüslerine silikon yaptırdı.
Zap'tiye
Zambiyalı yapışık ikizler Türkiye'de ayrılmış. Ayrımcılıkta, bölücülükte üzerimize yok vallahi!