Bu konudaki tavrım yıllardır değişmedi. Kimse bana masum hayvanların katledildiği kara avcılığını 'spor' olarak kabul ettiremedi.
Konu, bu hafta tam üç kez gündeme taşındı. İlkinde, Artvin Arhavi'deki masum bir ayı yavrusunu tüfekle yaralayıp, hayvancağız can çekişirken köpeklerini üzerine salarak parçalattıran bir sözde insanın icraatı tartışıldı. İkincisi ise dağ keçilerinin avlanması için ihale açılmasıydı. (Kamuoyundaki tepkiler sayesinde neyse ki iptal edildi) Üçüncü görüntü daha da iğrençti. Trabzon Of'ta avcılar, öldürdükleri ayının cesedini yumrukluyorlardı..
Kimse bana avcılığı 'doğa sporu' filan diye yutturmaya kalkmasın. Spor yapacaksan, dağ tepe silahsız koş. İlle de hayvanlara üstünlüğünü kanıtlayacaksan, ayı ile silahsız güreş. Tabii yiyorsa... Doğayı çok seviyorsan, tüfeğinin yerine fotoğraf makinesi alıp foto-safariye çık. Şöminenin üzerine geyik kafası yerine geyik fotosu koy, bakalım nasıl görünecek? Eğer adamsan, ayağının altındaki ölü dağ keçisiyle değil, hayvan barınağına mama taşırken fotoğraf çektir de görelim.
Avcılık, masum hayvanların hayatına kastedilmesine, türlerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına yol açtığı gibi bireysel silahlanmanın da önünü açıyor. Girin arşivlere bakın bakalım, son bir yılda 'av tüfeğiyle' kaç cinayet, yaralama ve soygun gerçekleştirilmiş...
Sizi bilmem ama ben artık avcı katliamı değil, sadece 'avcı palavrası' dinlemek istiyorum.
İntihar eden köpekler
NatGeo Wild kanalındaki Doğanın Tuhaf Yanları adlı belgeseli izlerken gerçekten de tuhaf bir olayla karşılaştım. Meğer İskoçya'daki Overton Köprüsü yıllardır köpek intiharlarına sahne oluyormuş. Bugüne kadar sahipleriyle gezmeye çıkan köpeklerden 15'i bir anda köprünün üzerinden aşağı atlayarak hayatına son vermiş.
Bilim adamları konuyu uzun uzun araştırdılar. Aşağıda köpeklerin ilgisini çeken bir koku ya da obje aradılar ama bulamadılar. Uzmanlar köpeklerin anı biriktirmediklerini, gelecek kaygısı duymadıklarını, sadece o anı yaşadıklarını söylüyorlardı. Bu nedenle köpeklerin intihar eğilimine girmeleri imkansızdı.
Uzmanlar yanılıyor olabilir. Sanırım köpecikler, hayvanlara uygulanan şiddet, işkence ve kötü muameleyi görüp bu dünyada artık yaşanmayacağına kanaat getirmiş olmalılar.
15 Temmuz hepimizin
Dün sabah Demokrasi Bayramı'nı kutlamak için balkonuma bayrak asarken etrafıma şöyle bir bakındım. Milli bayramlarda bayrak asanların bazılarının evlerinde bayrak yoktu. Sonra muhalefet liderlerinin demeçlerini okudum. Kinaye, suçlama, şüphe doluydu. Yakın dönemin bu en şanlı direnişini kutlamak, milli heyecanı canlı tutacak birlik ve beraberlik mesajları verecekleri yerde, adeta darbeyi önleyenleri suçlayacak argüman arıyorlardı. Anladım ki son derece yanlış bir siyasi anlayışın içindeyiz. Sanki 15 Temmuz iktidarın bayramı da muhalefetin değilmiş gibi...
Oysa 15 Temmuz, kökü dışarıdaki emperyalistlerin, silah zoruyla bu ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyen 'bedhahların', sınır kapılarını teröristlere açmak için hazır bekleyenlerin hüsrana uğradığı, demokrasiyi ve bayrağı milletçe 'topyekun' savunduğumuz bir onurlu mücadelenin kutlandığı, şehitlerin parti gözetilmeden anıldığı bir gün olmalıydı. Anladım ki; sığ siyasetin gölgesindeki menfaat savaşları, 'topyekun' olmamızın önündeki en büyük engeldi.
Gaf kürsüsü
"Freni tutmayan jetski karaya çıktı." (Show Ana Haber'den akıl uçuran bir haber seslendirmesi)
Zap'tiye
Alt liglerdeki şampiyonluk kutlamaları koronavirüsü azdırıyor. Süper Lig'de seyircisi en az olan takımın şampiyonluğunu mu dilesek acaba?
Ne demiş?
"G3 mermisi kolumdan girdi, kürek kemiğimi kırıp akciğerlerime de zarar vererek sırtımdan çıktı. Üç ameliyat geçirdim. Şu anda sırtımda hilal şeklinde bir yara izi var. Ondan büyük gurur duyuyorum." (15 Temmuz gazisi genç kızın atv Haber'e verdiği röportajdan)